Sayı : 496   **
Ribat Dergisi Aralık 2016

Hedef Noktası

Ramazan Kayacık

Kendi Medeniyetimize Yolculuk

  • 05 Temmuz 2017
  • 2044 Görüntülenme
  • 415. Sayı / 2017 Temmuz



Kültür ve medeniyetin ölçüsü ne nüfus çokluğu, ne kentlerin büyüklüğü, ne de üretim bolluğuyla belirlenir. Medeniyetin gerçek ölçüsü bir ülkenin yetiştirdiği insanların nitelikleriyle orantılıdır. Medeniyetin esas gayesi, insan şahsiyetinin gelişimini sağlamaktır.

 

Bir medeniyetin kimliğini, bilginin kullanımı, bilginin felsefesi ve yöntemi belirler. Her medeniyet kendini diğer medeniyetlerden ayıran bir özgünlüğe sahiptir. Mesela Yunan medeniyeti aklı; Hint medeniyeti; mistisizmi ön plana çıkarırken, Batı medeniyeti; ateş, kan ve sömürü medeniyeti, İslam medeniyetiyse; su medeniyetidir. Ateş her geçtiği yeri yakar yıkar, su geçtiği her yere hayat verir.

 

İslam, insanın ruhunu, bedenini ve hayatının her alanını kuşatan bir dindir. Bu nedenle Müslüman olmak demek, sadece bir dine girmek değil, aynı zamanda adaletin, barışın, güzel ahlakın, estetiğin ve kardeşliğin oluşturduğu medenî bir hayat tarzını yaşamaya karar vermek demektir.

 

 

 

Köken olarak Fransızca bir kelime olan kültür; tarihî ve toplumsal gelişim süreci içinde elde edilen bütün maddî ve manevî değerler, bir topluma veya halk topluluğuna özgü düşünce ve sanat eserlerinin bütünüdür. Medeniyet; Arapça'da şehir anlamındaki 'Medine' kelimesinden türetilmiş bir kavramdır, diğer adıyla uygarlık demektir. Medeniyet; şehirliliği, şehre has yaşam tarzını ifade eden bir kavramdır.

Medeniyet ve kültür ne kadar evrensel kimlik kazanırsa kazansın, bağrında yetiştiği milletin ruh halini yansıtır. Medeniyeti hazır bir elbise gibi değil, henüz kesilip dikilmemiş bir kumaş olarak kabul etmek daha doğrudur. Medeniyet her milletin kendi yapısına göre kesip biçeceği, fakat mutlaka kendi bedenine uyduracağı bir kumaştır, diyebiliriz.

Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız

415. Sayı Temmuz 2017