Sayı : 495   **
Ribat Dergisi Aralık 2016

İrfan Mektebi

Osman Nuri Topbaş

Batıni Haramlar Şeytan Süsü Yalan

  • 06 Şubat 2019
  • 1987 Görüntülenme
  • 434. Sayı / 2019 Şubat



Kazançlara haram para girmektedir. Hadis-i şeriflerde buyrulduğu gibi; uzak durduğunu zanneden kişilerin dahi kazancına, en azından faizin tozu sirayet etmektedir. Evlâtlar, gelecek endişesiyle başka dünyalara kurban edilmektedir. Evlâtların istikameti bozulmaktadır. Onlar, anne-babaların terbiyesinden çıkıp; televizyon, internet ve modaların zebunu olmaktadır. Öyleyse insan; şeytanın şerrinden ve yalancı vesveselerinden daima Allah’a sığınmalıdır.

 

Şeytan; yalancı telkinleriyle ağına düşürdüğü kişilere, kendisinden vasıflar bulaştırır. İnsan; şeytana kapıldıkça, mükerremliğini kaybeder ve “ins şeytanı” diye anılmaya müstahak bir varlık olur. Şeytanın telkinleri ve vahiy kontrolünde olmayan aklın, vehimlere kapılması yüzünden; günümüzde insanlık birbirini iğvâ ve idlâl hâlinde perişan bir şekilde yaşamaktadır.

 

 

Asılsız, gerçeğe uymayan, doğru olmayan ve kandırmak için söylenen söz manasına gelen yalan; kişiyi cehenneme sürükleyen rezil bir günahtır.

Nitekim Rasûlullah (sav)Efendimiz bu hakikati şöyle ifade buyurmuşlardır:

“Şüphesiz ki sıdk, birr’e götürür. (Doğruluk, iyiliğin kemaline ulaştırır.) İyiliğin kemali de cennete kavuşturur. Kişi doğru söyleye söyleye Allah katında sıddîk (doğrucu) diye kaydedilir. Yalancılık yoldan çıkmaya (fücura) sürükler. Fücur da cehenneme götürür. Kişi yalancılığı meslek edinince Allah katında çok yalancı (kezzâb) diye yazılır.” (Buhârî, “Edeb”, 69)

Müslüman; eğilmez, bükülmez. İsterse en yakını olsun, kimse için yalancı şahitlikte bulunmaz.

Allah Teâlâ buyurur:

“Rahman’ın sadık kulları, yalan yere şahitlik etmezler, boş sözlerle karşılaştıklarında ise oradan menfi bir in‘ikâs almamak için vakar ile geçip giderler.” (Furkan, 25/72)

Hazret-i Mevlana; yalanın, insanı hayırlardan alıkoymasını şu hikâye ile anlatır:

“Geveze bir kişi bir kuyruk parçası bulmuştu. Her sabah onunla bıyığını yağlardı.

Zenginlerin yanlarına gider: Ben bir sofrada yağlı, ballı yemekler yedim, derdi. Bıyıklarıma bakın, der gibi de eliyle bıyıklarını büker, düzeltirdi.

Yalancı adamın karnı ise sessiz sedasız şöyle söylenirdi:

Allah, yalancıların hilelerini yok etsin! Senin yalancı lâfların, bizi açlık ateşine attı. O yağlı bıyıkların kökünden yolunsun, kopsun. Ey dilenci! Senin çirkin lâfın olmasaydı, bir kerem sahibi çıkar, belki bize acırdı.

Nitekim Cenab-ı Hak: Ey eğri kişi, eğri-büğrü hareket etme! Kıyamet gününde, doğrulara doğrulukları fayda verir, buyurdu.

Ayıbını, kusurunu söylemiyorsun, bari sus; kendini hileden, gösterişten çek; bu kötü huylardan tamamıyla uzaklaş.”

Hazret-i Mevlana’nın işaret ettiği ayet şöyledir:

“Mahşer yerinde Allah şöyle buyuracaktır: Bu, o zor gün yani kıyamet günüdür ki; sadıklara sıdk ve sadakatlerinin fayda vereceği gündür!” (Mâide, 5/119)

Bıyığını yağlayan adam, hileye saparak; “Devletliyim ve üstün bir insanım” davasına girişmişti. Midesi ise, aç kalmasına sebep olduğu için bıyığından nefret ediyordu, adeta mecazen şöyle diyordu:

“Allah’ım! Onun gizlediğini meydana çıkar, o bizi yaktı, yandırdı. Sen de onu rezil et!”

Nitekim bir kişi; tövbe edip, günahlarını ve kusurlarını samimî bir şekilde itiraf etmedikçe, ona mağfiret kapısı açılmaz.

Kulluk kapısından kaçan kişi; kusurlarını kabul etmemek için;

“Benim kalbim temiz!” der.

Hâlbuki

Kalbi temiz olan kimse, kalinden (söylediklerinden ve iddia ettiklerinden) değil de, ancak hâlinden (yaşayışından ve yaptıklarından) belli olur.

“Ben çok da kötü değilim ki!” der. İbadetlerini aksattığını itiraf etmez;

“Rızkım için çalışıyorum ya, bu da ibadet değil mi?” der.

Haramlardan, faizden kaçınmaz da bunu telâfi edecek bir şey yapmış gibi, emekleri karşılığında ücretlerini verdiği çalışanlarıyla övünerek;

“Ben şu kadar kişiye ekmek veriyorum!” der.

Oysa;

“Ayinesi iştir kişinin lâfa bakılmaz!

Şahsın görünür rütbe-i aklı, eserinde…” (Ziya Paşa)

Kişinin karakter ve şahsiyeti; beyhude lâflarından değil, yaptıklarından ve hâlinden belli olur.

“Yalan olan hiçbir şeyin gizli kalamayacağı gibi kıssadaki yalancı adamın yalanı da gün gelip ortaya çıktı. Hikâye şöyledir:

Adam evde yokken bir kedi geldi, onun bıyıklarını yağladığı kuyruk parçasını kapıp kaçtı.

Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız

434. Sayı Şubat 2019