Sayı : 496   **
Ribat Dergisi Aralık 2016

Editörden

Ribat Dergisi Editör

Değerli Okuyucularımız

  • 06 Eylül 2019
  • 1323 Görüntülenme
  • 441. Sayı / 2019 Eylül

Yüce Mevlâ, insanoğlunu müspet ve menfi duygular üretecek mekanizmalarla beraber yaratmıştır. Vahyin ile aydınlanan akıl ve fıtratı bozulmamış irade mekanizmasını devreye koyarak ürettiği duygular, insanı olumlu yönde davranış sergilemeye yöneltecektir. Nefsinin, insan ve cin şeytanlarının tetiklemesiyle ürettiği duygular da olumsuz/zararlı davranışlar sergilemeye yöneltecektir. İşte insan; iyi ile kötünün, hayırla şerrin, olumluyla olumsuzun, faydalı ile zararlının çarpıştığı savaş alanıdır. Bu savaştan, dünya ve ahirette kazançlı çıkmanın tek şartı vardır o da: Salih ameller sergileten mekanizmaların, menfi davranışlar üreten mekanizmalara galip gelmesidir. Başka bir ifade ile selim aklın ve iradenin, nefis ve şeytan çetesine yenik düşmemesidir.

Rasûlullah (sav), “Siz aranızda kimi pehlivan olarak kabul edersiniz? diye sordu. Ashab: Güreşte rakibini yenen kimseyi, dediler. Rasûlullah da: Hayır, gerçek pehlivan öfkelendiği zaman nefsine hâkim olabilen kimsedir” (Buhârî, “Edeb”, 76; Müslim, “Birr”, 106-107) buyurdu.

Görüldüğü gibi hadis, yoruma ihtiyaç duymayacak kadar açık ve mesaj vericidir. Pehlivanlığını ortaya koyacak olanlar bunu, bileği ile değil yüreği ile ispat etmelidirler. Ahiret bilekle değil yürekle kazanılıyor, suretle değil sîretle elde ediliyor. Yürek ülkesine hâkim olamayanlar, bedenin doyumsuz taleplerini dizginlemeye muktedir olamazlar. Öfkesine yenik düşen bir insan, züccaciye dükkânına giren fil gibidir, her tarafı kırar, döker.

Yüce Mevlâ’mız da, muttaki kulların özelliklerini sayarken şöyle buyuruyor: “Onlar bollukta da darlıkta da infak ederler/verirler, öfkelerini yutarlar, insanların kusurlarını affederler.” (Âl-i İmran,3/134) Allah’a karşı kulluk ve sorumluluk bilincinde olan o saygı değer kullar, öfkelendikleri zaman kendilerine hâkim olur ve öfkelerinin tetiklediği uygulamaya girişmezler. Öfke, kızgınlıktan sonra kalbin alevlenmesi halidir. Onun yenilmesi ise kişinin kendisini sabra yöneltip tutması ve öfkenin herhangi bir etkisini ortaya çıkarmamasıdır. İşte takva sahipleri/Allah’a karşı sorumluluk bilincinde olanlar öfkelendikleri zaman onu yutarlar.

Ebû Hureyre (ra)’ın naklettiğine göre bir adam “Ey Allah’ın Rasûlü! Beni cennete götürecek amel konusunda bana kısa bir nasihatte bulun. Uzun yapma ki, nasihatini unutmayayım, demişti ve bunu birkaç kere tekrar etmişti de Rasûlullah (sav): Öfkelenme, diye cevap vermişti.” (Buhârî, “Edeb”, 76; Tirmîzî, “Birr”, 73)

Rasûlullah (sav) bir hadislerinde şöyle buyurur: “Bilmiş olunuz ki, insanlar muhtelif tabakalarda yaratılmıştır. Kimi geç kızar, çabuk barışır. Kimi çabuk kızar çabuk barışır. Bunlar birbirine benzer. Kimi de çabuk kızar geç barışır. Bilin ki, bunların en hayırlısı, geç kızıp çabuk barışan; en kötüsü de çabuk kızıp geç barışandır.” ( Tirmîzî, “Fiten”, 26 (2192)

İşte mü’min kadın ve erkek, bu talimatları düşünerek ne zaman hiddetini yenerse Allah-u Teâlâ’nın da kendisini affedeceğini ve cennette nimetlendireceğini hatırlamalıdır. Bu düşünce Allah katında kendisini yüceltir.

Kıymetli okurlarımız:

Maalesef yukarıda ayet ve hadislerde zikredilen öfke ve sinirlerin kontrol edilmesine dair tavsiyeler hayatımızda fail (özne) olma özelliğini kaybetmeye başladı. Bunun neticesi olarak da insanoğlunun misafirhanesi olan yeryüzü coğrafyasında evlerden başlayan savaş ve şiddet meydanlara ve cephelere ulaştı. Dünyanın birçok bölgesinde fiili bir savaş durumu yaşanırken tamamında ise bir huzursuzluk ve şiddet hüküm sürüyor. Yaşanmakta olan ahlaktan yoksun bu şiddet ve savaşları durdurmanın tek yolu ise başladığı yerdeki yangını söndürmektir. Yani evlerimize barış ve huzuru hâkim kıldığımızda dünyadaki barış ve huzurunda ilk ve en önemli adımını atmış olacağız. Evlerde barış ve huzurun hâkim olması için eşlerin karşılıklı hak ve sorumluluklarını bilmeleri ve bunları yerine getirmeleri hayati bir öneme haizdir. Bu öneme binaen bu sayımızda siz değerli okurlarımızın huzuruna “Erkek-Kadın Hakları ve Cinsiyet Eşitliği” dosyasıyla çıkıyoruz.

Makaleleriyle huzurlarınızda olmamıza vesile olan bütün yazarlarımıza en kalbi teşekkürlerimizi arz ediyoruz. Siz değerli okurlarımızı, “Erkek-Kadın Hakları ve Cinsiyet Eşitliği” hususunda Kur’an-Sünnet kaynaklarından bilgilenmek ve şuurlanmak için dergimizi baştan sona okumaya davet ediyoruz.

441. Sayı Eylül 2019