Sayı : 495   **
Ribat Dergisi Aralık 2016

Yaşama(ya) Dair

Kadir Demirlenk

İbadetlerde "Allah'ın Rızası"nı Kazandıran Unsurlar

  • 07 Ocak 2020
  • 1471 Görüntülenme
  • 445. Sayı / 2020 Ocak



İbadetler, kişi ile Allah arasında meydana gelen özellikli fiillerdir. Araya başkalarının girmesi, sokulması ya da ibadetlerde Allah'ın rızası dışında dünyevi menfaatleri gözetmek gibi ibadetlerin ruhuna aykırı davranışlar ibadete zarar verir. Bunlar, Kur’an’ın ibadetlerde kesinlikle bulunmasını istemediği hususlardır. Kur’an, bunların bir kısmını şirke götüren, nifaka delalet eden davranışlar içerisinde mütalaa eder.

 

Amelleri halis niyetle, ihlâs ve huşu içerisinde, takva elbisesine bürünmüş olarak yapmakta ibadetlerin temel şartlarındandır. İçerisinde ümit ve korku olmayan, ihlâs ve samimiyet bulunmayan, ölçü ve itidalden uzak ibadetler muteber değildir. İbadetleri sıkıntı duymadan, gösteriş ve belli bir menfaat gütmeden yapmak esastır.

 

Kur’an’ın, inanç esaslarında olduğu gibi ibadetler hususunda da temel prensipleri vardır. Bu prensipler yapılan fiillere anlam katmakta ve onları ibadet haline getirmektedir. Bu prensiplerin dışına çıkmak da, ibadetlere zarar vermektedir. Kulluk; inanç, ibadet ve ahlakla olur. Kullukta inanç; teorik ve manevi yapıyı oluştururken ibadet ve ahlak; onun ameli ve pratik olarak uygulama alanını oluşturur.

Kur’an, güzel ve salih ameli teşvik etmekte, bunları yapanların ahirette kurtulanlardan olacağını bildirmektedir. Israrla kötü amellerden kaçınılmasını istemekte ve onların kötü sonlarını haber vermektedir. İbadetlerin değerlendirilmesinde dünyevi yönleri (mükâfatları- cezaları) olduğu gibi asıl hesabın görüleceği ahiret yönü daha ağır basmaktadır.

Kur’an’daki ibadet sahası geniştir. İnsanın hayatının her alanına nüfuz etmektedir. Ferdi davranışlardan, ailevi ilişkilere, ticaretten yönetime kadar insanın olduğu her alanı içine almaktadır. Yalnızca bilinen-namaz, oruç, zekât, hac, vb.- ibadetlerden müteşekkil değildir. Bunlar ibadetlerin farz ve temel olan kısımlarıdır. Bunların dışında “ Allah rızası için yapılan” ve “Salih amel” kategorisine giren her söz ve davranış Allah katında değer kazanır. Mümin kişi hayatının her anının kulluk ve imtihan olduğunu, İslam üzere hareket etmesi gerektiğinin bilincinde olmalıdır. Hz Peygamber(sav)’in “Bir Müslüman bir ağaç diker veya bir tohum eker de bunların ürünlerinden bir kuş veya insan veya hayvan yiyecek olsa, bu onun için bir sadaka olur." (Müslim, “Müsakat”, 12) “Güzel söz sadakadır, namaza gitmek üzere attığın her adım sadakadır. Yoldan rahatsız edici bir şeyi kaldırıp atman sadakadır” (Buhârî, “Cihâd”, 72) sözleri buna işaret etmektedir.

İbadetler, kişi ile Allah arasında meydana gelen özellikli fiillerdir. Araya başkalarının girmesi, sokulması ya da ibadetlerde Allah'ın rızası dışında dünyevi menfaatleri gözetmek gibi ibadetlerin ruhuna aykırı davranışlar ibadete zarar verir. Bunlar, Kur’an’ın ibadetlerde kesinlikle bulunmasını istemediği hususlardır. Kur’an, bunların bir kısmını şirke götüren, nifaka delalet eden davranışlar içerisinde mütalaa eder. İbadetlerde gözetilmesi gereken temel prensipler şu şekilde ifade edilebilir:

İBADETLERİ SAHİH BİR İMANLA YAPMAK:

“..Kim (İslâmî hükümlere) inanmayı kabul etmezse onun ameli boşa gitmiştir. O, ahirette de ziyana uğrayanlardandır.” (Maide, 5/5)

Kur’an’daki ibadet inanç temeline dayanmaktadır. Kur’an, sahih bir inanca dayanmayan, içerisinde şirk, nifak, riya ve menfaat bulunan ve imanla yapılan ibadetlerin hiçbir değer taşımayacağını ifade emekte ve İbadetlerin kabulünde “sahih imanı” şart koşmaktadır. İnanmayanların yapmış oldukları güzel işlerin mükafatını da dünya da aldıklarını bildirmektedir. “Halbuki ayetlerimizi ve ahirete kavuşmayı yalanlayanların amelleri boşa çıkmıştır. Onlar, yapmakta oldukları amellerden başka bir şey için mi cezalandırılırlar!” (Araf, 7/147) “..Sizden kim, dininden döner ve kâfir olarak ölürse, onların yaptıkları işler dünyada da ahirette de boşa gider..”(Bakara, 2/217) “(Ey münafıklar! Siz de) sizden öncekiler gibi (yaptınız). Onlar sizden kuvvetçe daha üstün, mal ve evlâtça daha çok idiler. Onlar (dünya malından) paylarına düşenden faydalandılar. İşte sizden öncekiler nasıl paylarına düşenden faydalandıysalar, siz de payınıza düşenden faydalandınız ve (bâtıla) dalanlar gibi siz de daldınız. İşte onların amelleri dünyada da ahirette de boşa gitmiştir. Ve onlar ziyana uğrayanların kendileridir.” (Tövbe, 9/69)

İBADETLERİ ALLAH İÇİN YAPMAK VE YALNIZCA ALLAH’A HAS KILMAK:

“De ki: Şüphesiz benim namazım, kurbanım, hayatım ve ölümüm hepsi âlemlerin Rabbi Allah içindir.” ( En’am, 6/162)

Dini Allah'a has kılarak yaşamak, kulluğu yalnızca Allah'a yapmak ve Allah'tan başkaları için ibadet yapmamak ibadetlerdeki en temel esastır. Bunun tersi olan şirk hem günahların en büyüğü hem de amelleri boşa çıkaran en kötü ameldir.“(Resûlüm!) Şüphesiz ki Kitab'ı sana hak olarak indirdik. O halde sen de dini Allah'a has kılarak (ihlâs ile) kulluk et….De ki: Bana, dini Allah'a halis kılarak O'na kulluk etmem emrolundu.. De ki: Ben dinimde ihlâs ile ancak Allah'a ibadet ederim.” (Zümer, 39/2,11,14) “De ki: Bana, sadece Allah'a kulluk etmem ve O'na ortak koşmamam emrolundu.” (Ra’d, 13/36) “(Rabbimiz!) Ancak sana kulluk ederiz ve yalnız senden medet umarız” (Fatiha, 1/4)

Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız

445. Sayı Ocak 2020