Sayı : 496   **
Ribat Dergisi Aralık 2016

Kalemden Kelama

Huzeyfe Talha Çetin

Cihad'ın, Terörle İlişkilendirilerek Örselenmesi

  • 09 Ocak 2018
  • 1870 Görüntülenme
  • 420. Sayı / 2017 Aralık



İslâm, insanların yeryüzünde barış ve sükûnet içinde yaşamalarını temin eden bir dindir. İslâmî yaşantının aslı ve temeli barıştır. Savaş ise ancak bir mecburiyet sonucu, yani başka türlü hareket etme imkânı kalmadığı zaman söz konusu olur. İslâm’da savaş yüce bir dava uğruna, fikir ve düşünce hürriyeti adına, insanlığa giden yolları açmak için yapılır.

 

Kur’an ve Rasûlüllah’ın inşa ettiği müslüman, barış eksenli, Kur’an’la büyük cihad yaparak, insanla İslam arasındaki engelleri kaldıran, başına gelmediği sürece savaşı arzulamayan, başına gelince de -mukaddes değerlerini koruma adına- kanının son damlasına kadar savaşan, haksız yere adam öldürmenin bütün insanlığı öldürmek olduğuna, bir canı kurtarmanın, bütün insanları kurtarmak gibi olduğuna inanan kişidir.

 

Cihad; “Allah tarafından kullarına verilmiş olan bedenî, malî ve zihnî kuvvetleri Allah yolunda kullanmak, yani Kur’an’ı anlama, anlatma, yaşama ve tanıtıp yayma için kuvvet harcamak” demektir. Bu da bilgi, beden ve mal ile yapılır. Bu ibadet, ferden yapıldığı gibi kurumsal olarak da yapılabilir. Kısaca Cihad, İslam ile insanlar arasındaki engelleri bertaraf ederek, onların İslam ile buluşmalarını sağlama ameliyesidir. Dolayısıyla cihad, insan öldürme sanatının adı değil, insan kurtarma sanatının adıdır.

En büyük cihad, Kur’an ile yapılan cihaddır. İnsanları, Kur’an’la karanlıklardan aydınlığa çıkarmak, Kur’an’ı hayat kitabı haline getirmek, inananları onunla inşa ve ihya etmek, cihadın en büyüğüdür. Bu konuda Yüce Allah şöyle buyurur: “Sen inkârcılara boyun eğme ve Kur'an ile onlara karşı büyük cihad ile cihad et.” (Furkan, 25/52)

Efendimiz (sav), "Müşriklere karşı mal, can ve lisanınızla cihad edin" (Ahmed b. Hanbel, Müsned,III/13,16; Ebû Dâvûd,”Cihâd”, 5, 38. “Fiten”, 13; Nesâî, “Zekât”, 49, “Cihâd”, 7 ) buyurmuştur.

İslâm, insanların yeryüzünde barış ve sükûnet içinde yaşamalarını temin eden bir dindir. İslâmî yaşantının aslı ve temeli barıştır. Savaş ise ancak bir mecburiyet sonucu, yani başka türlü hareket etme imkânı kalmadığı zaman söz konusu olur. İslâm’da savaş yüce bir dava uğruna, fikir ve düşünce hürriyeti adına, insanlığa giden yolları açmak için yapılır.

Savaşta asıl maksat, saldırıyı önlemek, zulmü ortadan kaldırmak ve yeryüzünde barışı ikame etmektir. İslam’da savaş arzu edilmez. Bu konuda Efendimiz (sav) şöyle buyurur:

“Ey insanlar! Düşmanla karşılaşmayı temenni etmeyin, Allah’tan afiyet dileyin. Fakat düşmanla karşılaşınca da sabredin ve bilin ki cennet kılıçların gölgesi altındadır.” (Nevevî, el-Alâkâtü’d-Devliyye, Beyrut 1974, s.48)

İslâm’da savaş; kan dökmek, toprak kazanmak, ganimet elde etmek için yapılmaz. Savaş, genelde müdafaa eksenlidir.

Savaş, büyük ve kutsal bir hareket olan cihadın sadece bir parçasıdır. Yani cihad, savaşı da içine alan bir harekettir. Fakat savaş kelimesi, cihadın ihtiva ettiği manayı tamamen kapsamaz. Cihad kıyamete kadar devam edecek olan bir harekettir, kesintisizdir.

İslâm’ın doğru anlaşılması, anlatılması, sevdirilmesi için ortaya konulan her türlü gayret, cihadın kapsamına girmektedir. Savaş ise gerektiğinde İslâm düşmanları ile yapılan fiilî mücadelenin sadece bir kısmıdır.

Peygamber Efendimiz (sav), her zaman barışa önem vermiştir. Hudeybiye Barışı, O’nun hayatında büyük bir zaferdir. O Yüce Peygamber, kendisine her türlü kötülüğü yapmış, hicrete mecbur etmiş olan Mekkelilere şefkatle davranmış, Mekke’yi kan dökmeden fethetmiştir.

Merhum Prof. Dr. Muhammed Hamidullah, “İslam Peygamberi” adlı eserinde, Rasûlullah’ın, savaşa izin verildiği on yıllık Medine döneminde 29 savaşa başkomutanlık yaptığını, fiilen elli gün savaştığını ve bu savaşlarda, her iki taraftan ölenlerin sayısının da 250 olduğunu yazmaktadır. Bu peygambere, savaş peygamberi diyenlerin, Allah’tan korkmaları gerekir.

Şunu bilelim ki; “Demokrasi götüreceğiz” diyerek Irak’ı işgal eden ve bir milyondan fazla masum insanı katleden küresel terör devleti ABD, 11 Eylül 2001’de ikiz kulelerin yıkılışından sonra İslam’ı terörle ilişkilendirme sürecini hızlandırmıştır.

Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız

420. Sayı Aralık 2017