Sayı : 497   **
Ribat Dergisi Aralık 2016

Editörden

Ribat Dergisi Editör

Merhaba Kıymetli Okuyucularımız

  • 08 Kasım 2022
  • 251 Görüntülenme
  • 479. Sayı / 2022 Kasım

Yüce Mevlâ, insanoğlunu müspet ve menfi duygular üretecek mekanizmalarla beraber yaratmıştır. Vahyin ışıklarıyla aydınlanan akıl ve fıtratı bozulmamış irade mekanizmasını devreye koyarak ürettiği duygular, insanı olumlu yönde davranış sergilemeye yöneltecektir. Nefsinin, insan ve cin şeytanlarının tetiklemesiyle ürettiği duygular da olumsuz/zararlı davranışlar sergilemeye yöneltecektir. İşte insan; iyi ile kötünün, hayırla şerrin, olumluyla olumsuzun, faydalı ile zararlının çarpıştığı savaş alanıdır. Bu savaştan, dünya ve ahirette kazançlı çıkmanın tek şartı vardır o da: Müspet davranışlar sergileten mekanizmaların, menfi davranışlar üreten mekanizmalara galip gelmesidir. Başka bir ifade ile selim aklın ve iradenin, nefis ve şeytan çetesine yenik düşmemesidir.

İnsan, Allah’ın varlık sahnesine çıkarmış olduğu en değerli varlıktır. Kur’an bu durumu insanın en güzel şekilde (ahsen-i takvim) ve eşref-i mahlûkat olarak yaratıldığını ifade ederek vurgular. Bu yaratılışın ardından akıl, irade ve vicdan nimetleriyle donatılan insan, tekâmül yolculuğunun başlangıcına bırakılmıştır. Bu yolculuk, beşerin insan olma yolcuğudur. Bu yolda yürüyenler, birey olmaktan şahsiyet olmaya doğru yükselişe geçerler. Âlemlerin Terbiyecisi olan Rabbimiz, insana bu yolculuğunda rehberlik etmesi için vahiyler indirmiş ve Rahmet Elçileri olan Peygamberlerini göndermiştir. Bu durum, Allah’ın insana vermiş olduğu değerin bir neticesidir. Rabbimiz en güzel şekilde yaratmış olduğu insanın kendisine verilen değeri korumasını beklemektedir. Bu bağlamda bütün ibadetlerin amaçlarından biri de insan şahsiyetini korumaktır.

Hayat serüveninde insanın kendine yapabileceği en büyük iyiliklerden biridir murakabe. Fakat bu büyük iyiliği yapmak o kadar da kolay değildir. Her insanın nefsine en ağır gelen şeylerdendir murakabe ve muhasebe yapmak. Bu ağırlığı yüklenmek ise insanın kendini bilmesi açısından çok önemlidir. Murakabe be muhasebe insanı statik (durağan) olmaktan çıkarıp dinamik (aktif) hale getirir. Murakabe be muhasebe ile insan sürekli kendini yenileme çabası içerisinde olur. Bugün bizim en çok ihtiyaç duyduğumuz ama maalesef en az yaptığımız şeylerden biridir murakabe be muhasebe. Hem bireysel hem de toplumsal anlamda muhasebeye kapalıyız. Bu kapalılık, hem Müslüman şahsiyetin “örnek insan” olmasına, hem de İslam cemaatinin “örnek toplum” olmasına engel oluyor. Bu problemi ortadan kaldıramadığımız sürece “model şahsiyetleri” yetiştiremeyiz ve “örnek toplumları” da oluşturamayız.

Modern dünyanın müminleri olarak her geçen gün bizi biz yapan değerlerimizi farkına varmadan kaybediyoruz. İçerisinde yaşamış olduğumuz zaman dilimi ve toplumsal hayat kişiliğimizi ve kimliğimizi erozyona uğratmaya devam ediyor. Adeta mekanik, ruhu olmayan bir hayat yaşıyoruz. Meşgalelerimizin çokluğundan, zamanımızın yetersizliğinden şikâyetimiz her geçen gün artıyor. O kadar çok meşgulüz ki kendimize bakmaya bir türlü fırsat bulamıyoruz. Kendimize bakamadığımız için de neleri kaybettiğimizi fark edemiyoruz. Maddede (ekonomide) kazanalım derken hayatın mana ve maksadını kaybediyoruz. Anlamını, maksadını kaybeden bir hayatın yaşayanına vereceği bir mutluluk da kalmamıştır. Heyhat ki huzursuzluğumuzun sebeplerini hala kendi dışımızda arıyoruz. Kendimize göre bir takım sıkıntılarımızı bulup, onları yakın gelecekte bertaraf ettiğimizde huzurumuzun yerine geleceği vehmine kapılıyoruz. Tespit ettiğimiz sıkıntılarımızı, belirlediğimiz zamanlarda ortadan kaldırdığımızda ise huzursuzluğumuz son bulmuyor. Bu çıkmazdan kurtulmak için savunma mekanizmalarımızı devreye koymadan kendimizi murakabe ve muhasebeye tabi tutmalıyız.

Kendimizi vicdan hâkimimizin karşısına çıkarak ciddi bir murakabe, muhasebe ve yargılamaya tabi tuttuğumuzda maalesef gıybet ve necva hastalığının adeta bizleri esir aldığı acı gerçeği ile karşılaşıyoruz. Bu acı gerçeği fark etmemize ve bu manevi hastalıklardan ölüm bize gelmeden önce dilimizi ve gönlümüzü temizlememize, haklarını ihlal ettiğimiz kardeşlerimizle helalleşmemize ve tövbe edip arınmamıza vesile olması niyet ve duasıyla sizlerin huzuruna “Gıybet ve Necva” dosyasıyla çıkıyoruz.

Değerli yazarlarımıza, makaleleri ile elinizde ve gönlünüzde olmamıza vesile oldukları için en kalbi teşekkürlerimizi arz ediyoruz. Siz vefalı ve fedakâr okurlarımızı, gıybet ve necva virüslerini yeniden fark etmek, gönlümüzü ve dilimizi bu hastalıklardan arındırmak için dergimizi baştan sona okumaya davet ediyoruz

479. Sayı Kasım 2022