Sayı : 497   **
Ribat Dergisi Aralık 2016

Editörden

Ribat Dergisi Editör

Değerli Okuyucularımız

  • 31 Ocak 2023
  • 222 Görüntülenme
  • 482. Sayı / 2023 Şubat

İnsanın yeryüzü misafirhanesinde ve sonsuzluklar diyarındaki saadeti kendisini yoktan var eden Rabbiyle arasındaki samimiyet ve sevgiye bağlıdır. Bunun dışındaki bütün mutluluk arayışları beyhude bir çabadan başka bir şey değildir. Peşinde koşulan, hırsla elde edilmek istenen hiçbir dünyalık metaa ve haz insana gerçek anlamda mutluluk getiremez. Olsa olsa insanın mutsuzluğunu derinleştirir. Eşrefi mahlûkat olan insanı sonu olmayan girdaplara çeker. Efendimiz bu tehlikeyi “dünyevileşme” hastalığı olarak isimlendirmiş ve İsrailoğullarını helake sürükleyen bu hastalığa karşı ümmetine defaatle uyarılarda bulunmuştur.

Bütün ibadetler insanın dünyevileşmesini engellemek ve Allah ile irtibatını sürekli kılmak için emredilmiştir. Çünkü insanın dünyevileşmesi, Allah ile ilişkisinin zayıflatmasıyla başlar. Yani kul, Allah’tan uzaklaştıkça dünyevileşir. İbadetler ise kulun Rabbiyle arasındaki samimiyet ve sevgiyi artırır. İnsanı yaratan Allah, insanı gerçek anlamda mutlu edecek şeyleri de şüphesiz en iyi bilendir. Emredilen her bir ibadet bu bilginin bir neticesidir. Malumunuz ibadet, en geniş anlamıyla Allah’ın razı olacağı ve kuluna duymuş olduğu sevgiyi artıracak, kulun imanının gereği olarak ibadet niyetiyle yaptığı bütün iyi ve güzel davranışlardır. Namaz, oruç, hacc, zekât vs. ise somut hale getirilmiş, zamanı, mekânı ve şartları belirlenmiş ibadetlerdir.

Namaz, tekbirinden selamına kadar birçok duayı içinde barındırır. Zekât ve infak, sahip olunan maddi varlığın şükrünün onu bize emanet olarak veren Rabbimize kendi cinsinden arz edilmesidir. Oruç, sağlıklı bir beden için yapılan eşsiz bir şükür arzıdır. Hacc ise, dünyanın ruhu olan ahiretin simgesel olarak yaşanması ve o ana kadarki ömrün hesabının yapılmasıdır. Haccın içindeki Arafat, adeta ömürlük bir tövbenin ifadesidir.

İnsanın kalbini Rahman’ın merhametine açan ibadet namazdır. Bunun için Rabbimiz bizleri yaratılış amacımıza ulaşmak için günde beş vakitte namaz ile terbiyeye davet ediyor. Âlemlerin Terbiyecisi olan Rabbimiz, yapmamızı emrettiği her bir ibadet ile insanı ilahi bir terbiyeye tabi tutar. Her bir ibadet bir yanımızı terbiye ederek bizleri son durağı olmayan bir tekâmül yolculuğuna çıkarır. Hayat devam ettiği sürece bu terbiye ve tekâmül yolculuğu devam eder. Bunun için bizim kültürümüzde mükemmel insan tabiri asla yer almaz. Çünkü insan mükemmeliyet kazanamaz. Bunun yerine İslam literatüründe “kâmil insan” ifadesi kullanılır. Yani ruhunu olgunlaştırmaya devam eden, tekâmül yolculuğunu sürdüren kimse bu şekilde tarif edilir. Malumunuz belirli zaman dilimlerinde, belirli hareketleri yaparak eda etmiş olduğumuz namaz ibadeti en çok tekrar ettiğimiz ibadettir.

Namaz, dilimize Farsçadan nakledilmiş bir kelimedir. Kur’ani literatürde “salat” olarak ifade edilir. Salat kelimesi bünyesinde üç anlamı ihtiva eder;

1-Allah’a istek ve arzularımızı ifade etme yöntemi olan dua,

2-Bildiğimiz anlamda, belirli zamanlarda, belirli hareketleri yaparak yerine getirmiş olduğumuz namaz,

3-İnsanın dik durmasını sağlayan sırt kısmındaki omurga.

Salat kelimesinin bünyesinde ihtiva etmiş olduğu bu anlamların tamamını namaz ibadetini ikame ederken yaşarız. Namaz, hakkı verilerek ikame edildiğinde insanın Allah’a yapmış olduğu en güzel duadır. Bedeni ayakta tutan omurga gibi ruhu ve şahsiyeti ayakta tutan da namazdır. Kim ruhunu ve şahsiyetini ayakta tutmak istiyorsa yapması gereken namazı ikame etmektir. Namazlarımızı diriltmeden ruh ve şahsiyetlerimizi diriltme imkânımız yoktur. Ruhunu ve şahsiyetini terbiye etmeyen bireyin, beşeriyetten insanlığa yükselme imkân ve ihtimali de yoktur. Böylesi bir bireye dünya hayatında tatmış olduğu hiçbir haz, gerçek anlamda mutmainliği ve huzuru yaşatamaz.

Kıymetli okurlarımız, Şubat sayımızda sizlerin huzuruna bu sayımızda “Zamanın ve Mekânın Şahitliğinde Namaz” dosyasıyla çıkıyoruz.

Değerli yazarlarımıza, makaleleri ile elinizde ve gönlünüzde olmamıza vesile oldukları için en kalbi teşekkürlerimizi arz ediyoruz. Siz vefalı ve fedakâr okurlarımızı, namaz ibadetinin hayatımızda hak ettiği değeri bulması, Efendimizin ifade buyurduğu gibi namazımızın gözümüzün nuru olması, bizleri bütün kötülüklerden uzak tutacak bir kaliteye kavuşmasına katkı sağlamsı için dergimizi baştan sona okumaya davet ediyoruz.

Mart sayımızda buluşuncaya kadar Allah’a emanet olunuz.

482. Sayı Şubat 2023