Sayı : 496   **
Ribat Dergisi Aralık 2016

İslam Aleminden

Ahmet Varol

Batı Emperyalizminin İnsana Bakışı

  • 31 Ocak 2023
  • 183 Görüntülenme
  • 482. Sayı / 2023 Şubat



Batı'nın zulüm sicili oldukça kabarıktır. Biz sadece birkaç örnek vereceğiz. Çünkü tamamını kitaplara sığdırmak mümkün değildir. Ama vereceğimiz örnekler, Batı'nın asırlardan bu yana izlediği politikanın ne olduğu hakkında yeterince fikir edinmenizi sağlayacaktır.

 

 

M. 1099 yılında Kudüs'ü işgal eden haçlılar Mescid-i Aksa çevresinde yetmiş bin Müslüman’ı şehit ettiler. Meydana gelen kan gölünde haçlıların atlarının dizlerine kadar kana gömüldükleri yine katliama şahit olmuş Hıristiyanların kumandanlarının hatıralarında zikredilmektedir. Kudüs işgaline katılan haçlı kumandanların hatıralarında yazılanlara göre, Kudüs sokaklarında akan kanlar atlarıyla gezenlerin üzerlerine sıçrıyordu.

 

 

Birleşik Krallık yani İngiltere’nin 73 yaşından sonra tahta oturan yani kraliyet tahtına geçebilmek için annesini uzun süre beklemek zorunda kalan III. Charles’in Diana Spencer adlı eşinden dünyaya gelen ve Sussex dükü olarak tanımlanan oğlu Prens Harry’nin “Spare” adını verdiği anı kitabı, gerek babasının ülkesinde ve gerekse dünya genelinde bayağı yankı uyandırdı. Kitap İngiliz kraliyet ailesinin kendi içinde yaşadığı birtakım sorunları dışa yansıtması ve bazı sırları açığa çıkarması yönünden de dikkat çekiciydi. Sanıyoruz Avrupa toplumlarını ve özelikle İngilizleri en çok ilgilendiren tarafı da bu gibi konulardaki spekülatif içeriğiydi. Çünkü onları, Prens’in Afganistan’daki 25 insanı gözünü kırpmadan öldürdüğüne ve bundan dolayı hiç vicdan azabı çekmediğine, çünkü onları insan olarak görmediğine dair itirafları, saray magaziniyle ilgili ifşaatının yanında çok basit kalıyor ve o kadar dikkat çekmiyordu.

Ama Müslüman toplumlarda en çok öne çıkan ve tartışmaya neden olan, dolayısıyla prensin böyle bir anı kitabının yayınlandığından İslam dünyasının da haberdar olmasına vesile olan içerik, yazarın Afganistan’da görev yaptığı sırada 25 kişiyi gözünü kırpmadan öldürdüğüne dair itiraflarıydı. Bu itirafları her ne kadar ciddi tartışmalara ve prense yöneltilen sert eleştirilere neden olduysa da bir gerçeğin izharı ve doğrunun ifadesi, dolayısıyla inandırıcı olan bir anlatımdı. Eğer aksini söylemiş olsaydı belki tereddüt edebilir ve doğruluğunu sorgulama ihtiyacı duyabilirdik. Ama bu şekilde bir anlatım ve itiraf işin tabiatına muvafık, dolayısıyla tasdike uygun olandır. Biz de neden öyle olduğunu ortaya koymak için çağdaş küresel emperyalizmin temellerini inşa eden İngiliz emperyalizminin ve genelde Batı emperyalizminin insana bakışını, insan haklarına ve ahlâki değerlere saygısını tahlil etmeyi faydalı görüyoruz. Bunun için de Batı emperyalizminin zulüm siciline bakmakta yarar var.

Batı'nın zulüm sicili oldukça kabarıktır. Biz sadece birkaç örnek vereceğiz. Çünkü tamamını kitaplara sığdırmak mümkün değildir. Ama vereceğimiz örnekler, Batı'nın asırlardan bu yana izlediği politikanın ne olduğu hakkında yeterince fikir edinmenizi sağlayacaktır.

Avrupa ülkeleri Afrika'yı sömürgeleştirdikten sonra çok sayıda Afrikalıyı köle olarak ABD'ye ve Avrupa ülkelerine taşımıştır. Avrupalılar köle ticaretinin durmasından sonra da Afrikalıları asker olarak götürüp çeşitli savaşlarda kullanmışlardı. Sadece Fransa'nın, I. Dünya Savaşı'nda 900 bin Afrikalının ölümüne sebep olduğu kayıtlarda belirtilmektedir.

1830 yılında Cezayir'i işgal eden Fransa 1962 yılına kadar süren 132 yıllık işgal süresince çok sayıda Müslüman’ı şehit etti. Basit sebeplerden dolayı Müslümanları idam ediyorlardı. Sadece 1954-1962 yılları arasında 8 yıl süren Cezayir Kurtuluş Savaşı süresince şehit edilen Müslüman sayısı 1.5 milyonu buldu. Fransızlar bu savaşta diğer mücahitler açısından bir tehdit unsuru olsun diye, esir ettikleri Cezayirli mücahitleri uçaklardan atıyorlardı. Fransızlar benzer katliamları Tunus ve Fas'ta da gerçekleştirdiler.

Sekiz asır Endülüs'e hükmeden Müslümanlar bu bölgede büyük bir medeniyet oluşturdular. Endülüs Emevi devletinin yıkılmasından sonra burayı işgal eden İspanyollar bölgede yaşayan bütün Müslümanları öldürdü ve Müslümanların inşa ettiği pek çok eseri yıktılar.

Osmanlıların Balkanlardan çekilmek zorunda kaldığı 1912 yılında Müslümanlar üzerinde baskı ve zulüm de başladı.

1990'da, 400 bin nüfusa sahip Batı Trakya'da yaşayan Müslümanların sayısı 120 bin kadardı. Oysa 1923 senesinde Batı Trakya'da 130 bin Müslüman varken 34 bin Yunan 26 bin Bulgar bulunmaktaydı. Oranların bu derece değişmesi Yunan yönetiminin yıllardan beri uygulamakta olduğu nüfus kaydırma politikasının bir neticesiydi. Batı Trakya'nın Yunan hâkimiyetine geçmesinden sonra Müslümanların pek çok camisi hükümet tarafından yıkıldı veya kiliseye yahut müzeye çevrildi. Bazı camiler de düzmece sebeplerle kapalı tutulmaktadır.

Hıristiyan Avrupalılar Kudüs'ü işgal edebilmek için Müslümanların üzerine sekiz haçlı seferi düzenlemişlerdir. Bu seferlerinde ele geçirdikleri her yeri harabeye çeviriyor, insanlarını kırıp geçiriyorlardı.

Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız

482. Sayı Şubat 2023