Sayı : 496   **
Ribat Dergisi Aralık 2016

İslam Aleminden

Ahmet Varol

İran-Suud Uzlaşması mı Çin'in Kazık Çakması mı?

  • 31 Mart 2023
  • 178 Görüntülenme
  • 484. Sayı / 2023 Nİsan



Riyad’daki zirveden sadece birkaç ay sonra bu kez Çin, önemli bir anlaşmaya ev sahipliği yaptı. Yıllardan beri birbirlerine karşı propaganda savaşı içinde olan İran ile Suudi Arabistan masada buluşarak aralarında diplomatik ilişkileri başlatma ve ekonomik işbirliğini geliştirme konusunda anlaştı.

 

 

 

 

Çin’in arabuluculuğuyla, yıllardan beri birbirlerine karşı propaganda savaşı yürüten, sürekli birbirlerini yıpratmak için yayınlar yapan, Yemen’de doğrudan olmasa da destek verdikleri unsurlar vasıtasıyla cephede karşı karşıya gelen ve uzlaşmaları neredeyse imkânsız gibi görünen iki ülke, İran ile Suudi Arabistan aralarındaki diplomatik ilişkileri başlatmak üzere Çin’in başkenti Pekin’de bir anlaşma imzaladı.

Bu anlaşma tabii farklı çevreler tarafından farklı şekillerde yorumlandı. Tüm dünyada ilgi odağı olan bu anlaşmayı biz de bu ayki yazımızda tahlil etmek ve iki ülkeyi anlaşmaya iten sebeplerin genel bir değerlendirmesini yapmak istiyoruz.

Aslında Suudi Arabistan şimdiye kadar sürekli ABD destekçisi olmuş ve bölgesel sorunlarda da çoğu zaman onun tarafında durmuştur. Ancak ABD’den hiçbir zaman bu desteğinin karşılığını bulamadı. Bilakis ABD, birçok kez bazen gerçekçi bazen de uyduruk bahanelerle onu sıkıştırdı.

Örneğin 2003 yılında ABD’nin Irak işgali planının bölge için büyük bir felakete sebep olabileceğini düşünerek tereddütlü davranması sebebiyle ihtilaf çıkması yüzünden Amerikan bankalarındaki paralarının tehlikeye girebileceği endişesine kapılan Suudi Arabistanlı bazı iş adamlarının bu paralarını çekmeye başlamaları üzerine ABD çok ilginç bir gerekçe ileri sürerek Suudi iş adamlarına ait tüm banka hesaplarını dondurdu. Kullandığı gerekçe ise, El-Kaide örgütünün 11 Eylül saldırılarında aktif rol alan kişilerden bazılarının Suudi Arabistan vatandaşı olması sebebiyle Suudi Arabistan’ın ve bu ülkedeki iş adamlarının teröre destek verdiği iddiasıydı. Oysa Suudi Arabistan bu örgütü desteklemediğini ve yöneticilerini de ülkeye sokmadığını daha önce ilan etmişti. Ancak ABD için önemli olan hukukun mantığına göre hareket etmek değil kendi siyasi çıkarları ve hesapları için kullanılmaya müsait bir gerekçe oluşturmaktı. Kurdun kuzuyu dereyi bulandırmakla suçlaması gibi.

ABD’nin Suudi iş adamlarının hesaplarının dondurulması üzerine bloke edilen paranın miktarının 800 milyar doları bulduğu haber kaynaklarında dile getirilmişti.

ABD’nin siyasi ve ekonomik baskısı karşısında geri adım atmak zorunda kalan Suudi Arabistan, Irak işgali planına şartsız destek verdiğini açıklamasına rağmen ABD yine de söz konusu paralar üzerindeki ablukayı kaldırmadı. Çünkü Suudi iş adamlarının teröre destek verdikleri iddiasını ileride de kullanmak ve bu iddiasından yeni birtakım hesaplarını devreye sokmak için de yararlanmak istiyordu.

O dönemde ABD’nin “tek kutuplu dünya” teorisini küresel politikanın merkezine oturtma çabaları ve o zamanki ABD Başkanı Bush’un “ya bizdensiniz ya da düşmanımızsınız” ültimatomu, Saddam’ın sıkıştırılması için Irak’a uygulanan ambargo yüzünden bu ülkenin içine düştüğü hal Suud yönetiminin gözünü iyice korkutmuştu. Yüklü miktarda bir parasının da Amerikan bankalarında rehin tutulması karşısında artık ABD’nin talimatlarına “emrin başım üstüne” demekten başka bir seçeneği kalmamıştı.

Kral Abdullah bin Abdülaziz’in ölmesinden sonra tahta oturan Selman bin Abdülaziz’in bazı siyasi dümenler çevirerek, önce kardeşi Mukrin bin Abdülaziz’i veliahtlıktan vazgeçmeye ikna edip yerine, tahta oturamadan ölen kardeşi Nayif’in oğlu Muhammed bin Nayif’i veliaht yapması sonra sonra da onu azledip kendi oğlu Muhammed’i veliaht tayin etmesi üzerine ülkenin resmi politikasında etkin konuma gelen Muhammed bin Selman’ın tüm muhaliflerini tasfiye etme kampanyası çerçevesinde gazeteci Cemal Kaşıkçı’yı da Türkiye’de çok çirkin bir yöntemle ortadan kaldırması ABD’nin ve özellikle o dönemde başkan olan Trump’ın eline önemli kozlar verdi. Eleştirilere, tepkilere ve siyasi baskılara maruz kalan Suudi Arabistan’ın ABD’nin desteğine büyük ihtiyacı vardı ve Trump da onun bu ihtiyacını siyonist işgal rejimi lehine değerlendirerek, Kaşıkçı cinayeti karşısında onu zor durumda bırakmama karşılığında siyonist işgal rejimiyle Arap dünyası arasında ilişkilerin normalleştirilmesi atağı için aktif rol üstlenmesini sağladı. Suud yönetimi bu süreçte her ne kadar kendisi işgal rejimiyle ilişkileri başlatmadıysa da arka bahçesi durumundaki Körfez ülkelerinin bazılarının onunla anlaşmaları ve diplomatik ilişkileri başlatmalarında etkin rol oynadı. Buna karşılık Trump da Kaşıkçı dosyasını rafa kaldırdı.

Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız

484. Sayı Nİsan 2023