Sayı : 497   **
Ribat Dergisi Aralık 2016

İrfan Mektebi

Osman Nuri Topbaş

İnsanın Hayat Hikayesi

  • 01 Ekim 2023
  • 261 Görüntülenme
  • 490. Sayı / 2023 Ekim



Neticede, inanan-inanmayan her insan bu dünyayı bir gün mutlaka terk edecek. Fani hayat çarşısının en son giysisi olan kefen, bir gün mutlaka herkesi saracak ve ölüm vakıası, bütün fani alışverişlere, zevklere, cazibelere, aldatıcı yaldızlara iptal mührünü vuracak! İnsan, son nefesiyle bu dünya devre-mülkünden çıkıp bambaşka bir dünya olan kabir âleminin yolcusu olacak…

 

Velhâsıl, insanoğlunun en büyük ve en mühim meselesi, ölüm ve ötesidir. O müthiş yolculuk için kulun en büyük rehberi, yardımcısı ve çaresi de İslâm’dır. Zira dünya hayatında olduğu gibi ebedî hayatta da insanı selâmete erdirecek olan yegâne din, İslâm’dır.

 

 

İnsanın aslı, “yokluk”tur. Ruhlar âleminden sonsuzluğa doğru yola koyulan insanoğlunun hayat macerasındaki ilk safha budur. Cenab-ı Hakk’ın büyük bir lütfü olarak yokluk âleminden varlık sahasına çıkarak başladığı “dünya hayatı” ise, yolculuğunun en çetin ve tehlikeli bir safhasıdır. Zira bu geçitte yaşanan hayat macerası, beşik ile tabut arasında dar bir koridor ve çilelerle dolu bir yolculuktur.

Öncelikle unutmayalım ki, her zerresinde fanilik mührünün müşahede edildiği şu kâinat, bir imtihan dershanesidir. Ders kitabı ise Kur’an-ı Kerim’dir.

Bir teşbih ile ifade etmek gerekirse; İmtihanda mesul oldukları yerlerin kendilerine tek tek haber verildiği, bununla da kalmayıp her sorunun cevabını ihtiva eden mükemmel bir kitabın kendilerine bahşedildiği bir talebe grubunun, bu imtihanın neticesinde cevap kâğıtlarını boş veya yanlışlarla dolu olarak takdim etmeleri, ne kadar hazin ve abes bir durumdur!

Zira Cenab-ı Hak, insanoğluna bu fani imtihan yurdundan selim bir kalp, müsterih bir vicdan ve yüz aklığı ile ebedî âleme geçebilmek için lâzım olan hidayet rehberi Kur’an-ı Kerim’i ihsan buyurmuştur. Ayrıca o ilâhî kelâmın tatbiki, tafsili ve tefsiri mahiyetinde Rasûlullah (sav) Efendimizi lütfetmiş, böylece İslâm ile murâd ettiği kâmil insan modelinin canlı bir misalini O’nun hayatında bizlere sergilemiştir.

Fakat bütün bu lütuf ve ihsanlara rağmen, insanoğlunun dünya ile ahirete bakışındaki gafilâne ve cahilane tavrı, Cenab-ı Hak ayet-i kerimede şöyle beyan buyurmaktadır:

“Şu insanlar, çarçabuk geçen dünyayı seviyorlar da önlerindeki çetin bir günü (ahireti) ihmal ediyorlar.” (İnsan, 76/27) Yani dünya hayatındaki ilâhî imtihanların ders kitabına gereken ciddiyet ve gayretle sarılmıyor, onun içindekilerle amel etmiyor; fani hayatın cazibelerine aldanıp ebedî hayata lâyıkıyla hazırlanmıyorlar.

Hâlbuki insanın tefekkür etmesi gerekmez mi ki, Cenab-ı Hak onu önce anne karnında, bir su torbasında kanla besledi. Sonra hayat süreceği dünyayı, onun yaşayabileceği şekilde düzenleyip tanzim etti. Saymakla bitiremeyeceği kadar nimetler ihsan buyurdu. Bütün bu nimetlerin mukabili olarak insandan sadece Rabbine “kulluk”ta bulunmasını istedi.

Neticede, inanan-inanmayan her insan bu dünyayı bir gün mutlaka terk edecek. Fani hayat çarşısının en son giysisi olan kefen, bir gün mutlaka herkesi saracak ve ölüm vakıası, bütün fani alışverişlere, zevklere, cazibelere, aldatıcı yaldızlara iptal mührünü vuracak! İnsan, son nefesiyle bu dünya devre-mülkünden çıkıp bambaşka bir dünya olan kabir âleminin yolcusu olacak…

Kur’an-ı Kerim’de ve hadis-i şeriflerde haber verildiği üzere, insanın kabir hayatı, dünyadaki yaşayışına göre şekillenecektir. Allah’ın rızasına uygun bir hayat yaşayanlar için kabir, Cennet bahçelerinden bir bahçe; hayatını Allah’a itaatsizlikle geçirenler içinse cehennem çukurlarından bir çukur olacaktır.

Lâkin sonsuz rahmeti gereği Cenab-ı Hak, o hayatın nasıl olacağını ve orası için neler hazırlamak gerektiğini, kullarına kitapları, peygamberleri, ilâhî kudret ve azametin bu cihandaki sırlı nakışları vasıtasıyla haber vermiştir. Bu beyanlar, insanların dünyada edindikleri intibalarla anlayabilecekleri seviyededir. Ahiret âlemine dair bu beyanların hakiki mahiyeti, o âleme geçildiği zaman anlaşılacaktır. Bu durum, aynen anne karnındaki çocuğun dünyaya ait malumatının çok sınırlı olmasına benzemektedir.

İnsan için, kabir yolculuğundan sonra, hesapla birlikte, ebedî bir hayat başlayacaktır. Bu ebedî “ahiret hayatı” da yine insanın dünyadaki manevi hayatına göre şekillenecek, ya sonsuz bir saadet, ya da sonsuz bir hüsran ve azap olarak tecelli edecektir. O gün Cenab-ı Hak, dünyada işlenen büyük-küçük bütün amellerin kaydedildiği bir kitabı insana verip:

“Kitabını oku! Bugün sana hesap sorucu olarak kendi nefsin kâfidir!” (İsrâ, 17/14) buyuracaktır.

İnsanın gördüğü bu manzara karşısındaki hayreti de, ayet-i kerimede şöyle ifade edilmektedir:

“Vay hâlimize! derler, bu nasıl (dehşetli) bir kitapmış! Küçük büyük hiçbir şey bırakmaksızın (işlediklerimizin) hepsini sayıp dökmüş!” (Kehf, 18/49)

Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız

490. Sayı Ekim 2023