Sayı : 497   **
Ribat Dergisi Aralık 2016

Sana İtikattan Soruyorlar ?

Prof. Dr. Ramazan Altıntaş

İslam, Her Dönemin Sorunlarına Cevap Verebilecek Kudrettedir

  • 10 Ekim 2022
  • 262 Görüntülenme
  • 478. Sayı / 2022 Ekim



İslam dininin sabiteleri ve değişkenleri vardır. Sabiteler hiçbir zaman değişmez. Bunlar iman esasları ve ibadetlerle ilgili hükümlerdir. İman ve ibadetler Kur’an ve sünnetle sabittir. Kimsenin buna müdahale etme yetkisi yoktur. Ama iman esaslarını anlatmada değişik yöntemler ve araçlar her dönemde geliştirilip kullanılabilir.

 

 

İçtihada bağlı olarak değişim, muamelatın fer’i alanlarında olmaktadır. Dolayısıyla gündelik hayatla ilgili tıkanan noktalarda her zaman fetva yoluyla dini çözüm yolu vardır. Bunu da yapacak olan dinî ilimlerde derinleşmiş İslam âlimleridir. Bu açıdan İslam dininin her döneme hitap eden bir dili ve ortaya çıkan sorunlara cevap bulabilecek imkân ve araçları söz konusudur.

 

 

“İslam modern çağda ortaya çıkan sorunlara cevap veremiyor, verdikleri ise, sınırlıdır. Eski dönem şartlarıyla evrensel geçerlilik iddiası sıkıntılı görünmektedir. Kur’an ayetleri 1400 sene öncesinden bahsediyor ama bugün köle filan da yok. Bu konular hakkında neler söylersiniz?”

İslam hakkında konuşma yetkisini elinde tutmak, onu geniş bir şekilde ilmi açıdan tanımak, bilmek ve kuşatıcı bir şekilde kavramakla mümkündür. Araştırmadan, soruşturmadan “1400 yıl önce gelmiş olan İslam, bugünün yeni ortaya çıkan problemlerine cevap veremez, verse de çok kısıtlı verir. Eski dönem şartları evrensel özellikler taşımaz” diyen bir insan, ancak cehaletini izhar etmiş olur. Günümüzde buna “öğrenilmiş cehalet” denilmektedir. Bu, bilmediğini bilemeyecek cahillikte olan insanın tavrıdır. İslam karşıtlığında şartlanmış insanlara, bilmediğini öğretmeye kalkmak da mümkün değildir. Beyni önyargı ağlarıyla sarılmış bir insanın durumu “kavanozda bulunan pirenin” durumuna benzetilmiştir. Bu, şartlandırarak alıştırma yöntemidir. Normal şartlarda kendi boyunun 150 katı zıplayabilen bir pireyi kavanoza kapatırsanız, kavanoz içinde zıplayan pire, doğal olarak sadece kavanozun yüksekliği kadar zıplayabilecektir. Bir süre sonra pireyi kavanozdan dışarı çıkardığınızda, pirenin zıplama yüksekliği kavanoz yüksekliğini geçmediği görülecektir. Bunun adı, tekrar yapa yapa pirenin kavanozun yüksekliğinden fazla zıplamamayı öğrenmiş olmasıdır. Özellikle İslam hakkında öğrenilmiş cehalet kurbanlarının durumu da bu pire örneğine çok benzemektedir. Yine bu kimsenin durumu İvan Pavlov’un geliştirdiği “şartlı refleks” deneyine de çok benzemektedir. Kendisini öğrenilmiş cehalet kapanına kıstıran kimseler, İslam hakkında zihinlerinde şartlı bariyerler oluşturdukları için önyargılardan bir türlü kurutulup da hakikatle yüzleşemezler. Yukarıdaki soruda dile getirilen durum da bu örneklerden farklı değildir.

İslam dininin sabiteleri ve değişkenleri vardır. Sabiteler hiçbir zaman değişmez. Bunlar iman esasları ve ibadetlerle ilgili hükümlerdir. İman ve ibadetler Kur’an ve sünnetle sabittir. Kimsenin buna müdahale etme yetkisi yoktur. Ama iman esaslarını anlatmada değişik yöntemler ve araçlar her dönemde geliştirilip kullanılabilir. Mesela, geçmişte, gerek Yüce Allah’ın ve gerekse ahiretin varlığıyla ilgili geliştirilen deliller, bugünün insanı için hafif ya da basit gelebilir. Bu sebeple her dönemde yeni gelişmelere paralel olarak yeni anlatım teknikleri geliştirilebilir. Nitekim ünlü İslam filozofu İbn Rüşd, kelam âlimlerinin geliştirdiği Yüce Allah’ın varlığını ispat etmede kullandıkları aklî delilleri eleştirir; gaye ve nizam delilinden başka delil kullanmayı doğru bulmaz. Belki ileride bir başkası çıkar, İbn Rüşt’ün ispat-ı vaciple ilgili savunduğu delilleri yeterli görmez, kendisi başka deliller önerebilir. Araçlar konusunda değişiklik yapmak her zaman mümkündür. İslam, yeniliğe karşı değildir. Yapılması gereken; yeniliğin hangi konularda, nerede, nasıl yapılacağını ilmî ölçülere uygun bir şekilde bilmek ve insanların anlayış derecelerine uygun kanıtlarla bir meseleyi ortaya koyabilmektir.

İbadetler alanındaki sabiteler ve değişkenlere gelince şunlar söylenebilir. Hiçbir kimse, namaz, zekât, hac ve Ramazan orucunun farziyetini, zamanını, hac gibi ibadetlerin de mekânını değiştiremez. Çünkü bu ibadetler Yüce Allah tarafından belirlenmiştir. Namazı ele aldığımızda; kıyam, kıraat, rükû, secde ve kaide gibi temel esaslarda bir değişik olmamakla birlikte sünnete ilişkin kimi uygulamalarda mezhepler arasında bazı farklı içtihatlar yapılmıştır. Aynı durum zekât ibadeti için de geçerlidir. Zekâta konu olan ve değişmeyen mallar olduğu gibi her dönemde değişen mallar da olabilir. Bunları âlimler dinin esasına müdahale etmeksizin kıyas yöntemiyle ortaya koyabilirler. Yine hiçbir kimse, hac ibadetinin rükün, şart, mekân ve vaktini değiştiremez. Ancak esasa ilişkin olmayan bazı talî konularda içtihadî farklılıklar olsa da bunlar da asla müdahil değildir. İşte dinin sabite ve değişkenlerini bilmeyen kimseler, uluorta yanlışlar yapabilmektedirler.

Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız

478. Sayı Ekim 2022