İslâm inancında fetih fuzuli bir hâkimiyet, kuru bir cihangirlik davası değildir. Fetih; yeryüzünde fitneyi, fesadı, kötülüğü ortadan kaldırıp, iyiliği tesis etme çalışmasıdır. Müslümanların fetihteki asıl gayesi gönülleri fethetmektir. Fetih; insanları Yüce Yaratıcısından uzaklaştıran engelleri kaldırma ve zulüm kalelerini yıkma faaliyetidir.
Fetih, modern insanın hoşlanmadığı bir kavramdır. Modern insanlar fetih ve fatih kelimelerine düşmanlık ederler. Modern insanın en büyük açmazı, bir davasının olmamasıdır. Bu, hem içi maneviyatla örülmüş bir vizyonunun olmaması hem de zamana damgasını vuracak bir misyonunun olmamasıdır. Modern insanın davası yoktur. Kendisiyle, tarihle, çevreyle, hakikatle yüzleşmeye talip de değildir, hazır da değildir.
Fetih, Allah yolunda Allah için yüreğin ve bileğin ayrılmaz bütünlüğünü ifade eden Kur'an mektebinin nurlu kavramlarından birisidir. Fetih, kapalı olanı açmaktır. Ehl-i imanın kansız ve katliamsız imkânlara kavuşmasıdır. Fetih, Allah-û Teâlâ'nın ehli imana hem müjdesi ve hem de nimetidir.
"Şüphesiz biz sana apaçık bir fetih verdik." (Fetih, 48/1)
Fetih; mekânları, ülkeleri İslâm'ın hâkimiyetine açmadan önce kalbi imana, aklı Kur'an'a, ruhu irfana ve bütün olarak hayatı şeriatullah'a açmaktır. Nass-ı Kur'ân ile sabittir ki; Allah mü'minleri fetih nimetiyle nimetlendirmiştir. Kelime olarak açmak, zafer ve hüküm gibi anlamlara gelen fetih (Bkz.Ebû'l-Fazl Muhammed b. Mükerrem b. Ali el-Ensârî İbn Manzur, Lisânu'l-Arab, thk. Emin Muhammed Abdul-Vehhab, Muhammed es-Sadık el-Ubeydi, Beyrut, Dâru İhyâi't-Turâsi'l-Arabî, 1999, C: IX, Sh: 171), Kuran-ı Kerim'de bir surenin de adıdır. Kuran'da karşılıklı bir mücadeleyi ifade etmeksizin, birçok anlamda kullanılmış olan fetih kavramı, açmak ve zafer gibi mücadeleye dönük anlamları ile ön plâna çıkar. Hz. Peygamber ve ashâbının yaptığı tüm çalışmalarda görüleceği üzere, fetih, bir belde, bölge ve ülkeyi İslâm'la tanıştırmak, İslâm egemenliği altına alma faaliyetinden ibaret olmuştur. Bu açıdan fetih, maddi ve manevi olarak hedeflenen yere, kişiye nüfuz/etki çabasıdır. Hz. Peygamber'in, "Her şehir, kılıçla fethedilir, Medine Kur'an'la fethedilmiştir" (Ebû'l-Abbas Ahmed b. Yahya b. Cabir Belâzurî, Fütûhu'l-Buldân, thk. Rıdvan Muhammed Rıdvan, Kahire, el-Matbaatu'l-Mısriyye,1932, Sh: 21) hadisi, İslâm'da fethin başlangıç zamanını belirtmesinin yanında, fethin nedeni, dayanağı, amacı ve yöntemini özetler mahiyettedir. Dolayısıyla fetih faaliyeti, maddi ve manevi, her açıdan hâkimiyet anlamını içermesi yönüyle, mücadele anlamında kullanılan diğer kavramlara göre daha kapsamlıdır. Fetih kavramı bünyesinde sabrı, cihadı, kıyamı, zaferi barındırmaktır.
Fetih aslında insanoğlunun doğuştan hakkı olan ve fakat elinden alınan müstesna hayat standardına ulaşması demektir. İslâm inancında fetih fuzuli bir hâkimiyet, kuru bir cihangirlik davası değildir. Fetih; yeryüzünde fitneyi, fesadı, kötülüğü ortadan kaldırıp, iyiliği tesis etme çalışmasıdır. Müslümanların fetihteki asıl gayesi gönülleri fethetmektir. Fetih; insanları Yüce Yaratıcısından uzaklaştıran engelleri kaldırma ve zulüm kalelerini yıkma faaliyetidir. Sözlükte "açmak, yol göstermek, yardım etmek, hüküm vermek, galibiyet ve zafere ulaşmak" anlamlarına gelen feth, bir terim olarak, Müslümanların ülke ve şehirleri ilâyi kelimetullah (Allah'ın kelamını yüceltmek) amacıyla İslamiyet'e açmaları anlamında kullanılır. Fetih, öncelikle kalbi ve aklı İslâm gerçeğine açmak, ikinci olarak da İslâm mesajının önündeki engelleri kaldırmak, insanın gönlüne ve aklına ulaşmayı mümkün kılacak ortamı hazırlamak anlamına gelir. Fetih bir istilâ ve sömürü savaşı değildir. Aksine fıtratı muhafaza ve müdafaa etme hamlesidir.
Müslümanlar fetihsiz ve fatihsiz olamazlar. Kıraatimizde, ibadetimizde fetih vardır. Fetih kelimesi bir fıkıh kavramı olarak cemaatle kılınan namazlarda imamın yanlış okuyuşunu düzeltme veya unuttuğu ayeti hatırlatma anlamında da kullanılmaktadır. Dolayısıyla fetih aynı zamanda yanlışın önüne geçip doğru olanı hatırlamak ve hatırlatmaktır.
Müslümanlar fetih ruhuyla geldikleri topraklarda, ancak fetih ruhuyla ayakta durabilirler. Fetih şuuru, bunu idrak etmeyi başarabilmektir. Fetih "erlerle" mümkündür. İnsan içeriden fetholunmadan, dışarıdaki fetihler asla kalıcı olmaz. "Erlik" sadece kılıcın hakkı değil, adaleti tesis edecek bir yürek, engin bir merhamet, milleti düşünen bir ahlakı gerektirir. Fetih şuuru, İslâm için yola çıkmaya daima hazırlıklı olmaktır. Allah için denildiğinde sağına ve soluna bakmadan imkânları ölçüsünde öne çıkmaktır.
Fetih, Allah yolunda adayan, adanan ve bunlara bahçıvanlık eden fedailerin işidir. Tarih, canını değerleri uğruna feda edenlerle doludur. Tarihi onlar yazar aslında. Tarih onlarla şekillenir ve ayakta sadece değerler kalır. Değerler kalır ve gelecek nesillere en kıymetli miras olurlar. Değerler kalır, değer olurlar zamana ve vakte. İnsan bu sayede değerli olur, değerli kalır, değerlenir. Tarih, diğer zamanlara örnek olur. Tarihin örnekliği, örnek olan yiğitler sayesinde olur. Kimisi âlimlikle arifliği birleştirir; Allah adamı olarak ölür. Kimisi ilmiyle ışık olur, büyük kalabalıkları yönlendirir. Kimisi sadece söz dinler, ilmiyle âmil olur. Hepsinin ortak noktası hakikati ya canıyla ya malıyla ya şahsiyetiyle ortaya çıkarmasıdır. Tarih konuşur, tarih susar. Tarih, hakikatle konuşur, hakikatle susar. Sükût altın iken hakikat konuştuğu gibi, kınından çıkan kılıç da hakikatin sözcüsüdür. Herkes hak ettiğini bulurken, adalet tecelli etmiştir. Çünkü hakikatle adalet ayrılmaz bir bütündür. Zihinler ve kalpler her şeyden etkilenir ama hakikat hepsinden çarpıcıdır. Hakikat bir bütündür. Hakikatin parçaları hakikatin alternatifi değildir. Hakikatin şahitleri, kendilerini Müslümanlardan sayan güzel sözlü erdemli medenilerin işidir.
Fetih şuurunu kuşanmış günümüzün fatihleri, kahraman ve yiğitleri de ya söz dinleyenlerden ya söz hakkını layıkıyla ele geçirenlerden yani bedel ödeyenlerden ya da canını ve malını davası uğruna ortaya koyanlardan olacaktır. Bunların da ortak noktası, nefsini hakikat uğruna ayaklar altına almaktır. Allah'ın arzında günde beş vakit namazda kırk defa Fatiha süresini okuyan her mümin yürek ve bilek fatihi olma adayıdır!
Müslümanların erkekleri fatih olacak, kadınları da fatihler doğuracak yaştadırlar. Onların oyalanmaya vakitleri yoktur. Mümin olarak Fatiha okuyanlar beşeriyetin önündeki kapalı kapıları açacaklardır. Arapça'da "açma, yol gösterme, hüküm verme, galibiyet ve zafere ulaştırma" anlamlarına gelen fetih (feth, çoğulu fütûh, bunun da çoğulu fütûhât), terim olarak İslâm'da meşru görülen savaşlar hakkında cihad kelimesine benzer şekilde, Müslümanların gayrimüslimlerden gerçekleştirdikleri toprak kazançlarını tarihte ve günümüzde bilinen diğer istilâ ve sömürü savaşlarından ayırmak amacıyla kullanılmıştır; kaynağı da Müslümanların geçmiş ve gelecekteki maddî-manevi zaferlerinden bahseden Feth suresidir
Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız