-
Anne-babalar ya da diğer aile bireyleri kız evlatlarının açılması ile dinden çıkması arasındaki ayrımı iyi yapmalıdırlar. Ergenlik çağına gelmiş bir kız evladının başörtüsü takmaması haramdır ancak onu dinden çıkarmaz. Bizim inancımızda iman ayrıdır, amel ayrıdır. Ameli inkâr etmedikçe Müslüman ismi silinmez. Esas tehlike, gençlerimizin ikna ve hikmet odaklı değil de din ile kurduğu korku bağı onu İslamiyet'ten koparabilir. Bu konuda hassas olmak gerekir.... -
Rehavet; gevşeklik, tembellik, atalet, ihmalkârlık, vurdumduymazlık halidir. Rehavet, Allah'tan uzaklaşmaya sebeptir. Rehavet, dinde laubalileşme, lakaytlık, ibadetleri geçiştirme, emir ve nehiylerde vurdumduymazlık, amelsizlik olarak ifade edilmektedir. Rehavetin belirtileri;  dinin, gündelik hayattaki tesirini ve yerini azaltma, sınırlama, yaşadığı hayat tarzına dini müdahale ettirmeme gayesiyle insanın ilgisini ve dikkatini yalnız ve yalnız dünyaya çevirmesi, zevk ve sefaya düşkünlük, rahatın... -
Kâinatta cari olan bu kevni ayetlere rağmen dünya hayatı bize ölümü unutturmak üzere dizayn edilmiştir; bize düşen görev ise hatırlamaktır. Çünkü ölüme ayarlı hayatlar anlamlıdır. Hayat anlamını kaybetmişse insan sadece yeryüzünde bir yüktür. Tüm beklentilerini dünyaya bağlayanlar için ölüm felakettir. Bunun içindir ki; Sekülerizm ölümü hayatın dışına itti.... -
Rehavet ve ataletin rahatlık ve tembelliğin sebepleri vardır: Dünyevi imkân ve fırsatlar bunların başında gelenlerdendir. Mümin kulun en büyük imtihanlardan birisi imkân ve fırsatlarla olan imtihanıdır. Dünyevi imkân ve fırsatlarla olunan imtihanlar ileri derecede sekülerlik hastalığına da dönüşebilmektedir. En ileri derecede ise nefis başta olmak üzere sahip olunan birçok dünyalık nimet putlaştıracak hale gelebilmektedir.... -
Müslümanlar sahip oldukları nimetler, servetler, konforlar kulluklarını, Allah'a teşekkürlerini artırması gerekirken şımarıklığı ve rehavetini artırdı. Ve sonuç Gazze; Sayı olarak tükürükleriyle boğabileceği kadar azınlıkta olan Yahudi cellâtlarının katliamlarına seyirci kalan iki milyarlık sözde İslam âleminin dünyevileşmediğini, rehavete kapılmadıklarını söylemek mümkün mü?... -
Önce haçlı orduları olarak geldiler. Topraklarımızı, medeniyetimizi tarumar ettiler. Barbarlıkları yere göğe nakşedildi. İşgalci, sömürgeci olarak nam tuttular. Umduklarına eremeyince asırlar sonra kurtarıcı gibi geldiler. Fakirliğe karşı, cehalete karşı, kağnı arabalarına karşı çarelerle geldiler. Şeker gösterip peşlerinden sürüklediler. Ordularıyla yapamadıklarını ağızlarıyla, kalemleriyle yaptılar. Silah yerine parayı, paranın geçmediği yerde cinsiyeti kullandılar. Kim ne ile kanacaksa onu bu... -
Çocuklar, başkalarına ait eşyaları izinsiz aldıkları zaman bu davranışlarının çalma davranışı olup olmadığına bakmadan önce, onlarda mülkiyet kavramının gelişip gelişmediği üzerinde durmak gerekir. Mülkiyet kavramı gelişmemiş bir çocuğun, bu davranışlarını çalma olarak değerlendirmemek gerekir. Çünkü çocukta mülkiyet kavramının gelişebilmesi için belirli bir zihinsel olgunluğa erişmesi ve mülkiyet kavramının gelişmesi gerekmektedir.... -
Bizim gençlik yıllarımızda Türkiye toplumu Filistin'le Lübnan'ı genellikle karıştırırdı. Bu biraz normaldi. Çünkü katil siyonistlerin Filistinlileri göçe zorladıkları dönemde ülkelerini terk etmek zorunda kalanların birçoğu mülteci olarak Lübnan'a yerleşmişti. Dolayısıyla bu ülkede belli bir Filistinli nüfus oluştuğundan Filistin halkının hak ve özgürlük mücadelesine öncülük eden örgütler de Lübnan'daki mülteci kamplarında bir yapılanma gerçekleştirmiş, örgütsel faaliyet yürütüyorlardı.... -
Şu an Türkiye köledir: Kimliksizliğinin kölesi. Yönünü, yörüngesini ve ruhunu yitirme çukuruna sürüklendiği için köksüzlüğünün kölesi. Bin yıl dünya tarihini yapan medeniyet dinamiklerini dinamitlediği ve çocuklarını mankurtlaştıran sömürgeci bir eğitim, kültür ve medya rejiminin esareti altında eğittiği ("öldürdüğü") için tarihsizliğinin, ufuksuzluğunun ve geleceksizliğinin kölesi.... -
Bizler boş vakti İslâm'ın ölçülerine göre doldurmak zorundayız. İslâm'ın zaman içinde belirlediği kulluk programı nazar-ı itibara alınmazsa insanın bütün zamanı zaten boş demektir. Yani işte görüyoruz şu anda insanların Allah'a danışarak değil de kendi kendilerine ayarladıkları şu hayat programında insanların bir dakika bile boş zamanları yoktur.... -
Mikroplar ordusunun henüz fethedemediği o son kale fıtri ( doğuştan bahşedilmiş ) savunma sistemimiz, iç direnç mekanizmamızdır. Bunca tarihi süreçten sonra antibiyotikler hakkında yapabileceğimiz en bilimsel saptama güçlü bir bağışıklık sistemi olmaksızın hiçbir işe yaramadıklarıdır.... -
El-Münteqım; Zalimleri, zorbaları, azgınları, suç ve günah işleyenleri sakındıran, haddi aşanların hâllerini düzeltmeleri için mühlet veren, suç ve günah işleyenleri layık ve müstahak oldukları şekilde adaletle cezalandıran, hem dünyada hem de ahirette kâfirlerden intikam alan, kişiye yaptığının acısını misliyle tattıran, mazlumun hakkını zalimlerden alandır.... -
Önemli mazeretlerin bulunduğu durumlarda Hanefî birisi de diğer mezhepleri taklit ederek anılan namazları cem ederek kılabilir. Mesela seferde olmak, imtihan saatiyle çakışmak, doktorun ameliyatta iken namazı vaktinde kılamaması gibi zaruret ve ihtiyaç hâllerinde öğle ile ikindi, akşam ile yatsı namazları, cem-i takdim veya cem-i te'hir ile kılınabilir.... -
21 yüzyılda Müslümanları tehdit eden en sinsi hastalığının adıdır rehavet. DeÄŸiÅŸen yaÅŸam tarzları ve geliÅŸen teknoloji maalesef beraberinde rehaveti de getirdi. Müslümanlar hiç farkına varmaksızın bu hastalığa tutuldu. Sinsi bir kanser hücresi gibi hiç hissettirmeden yayıldı bütün hücrelerimize. Öylesine sinsi idi ki birçok Müslüman yaÅŸarken farkına bile varmadı bu hastalığın. Kimi Müslümanlar da ise ya...