Sayı : 496   **
Ribat Dergisi Aralık 2016

Siyer'i Nebi

Muhammed Emin Yıldırım

Hz. İbrahim'den Aleme Yayılan Merhamet Mesajları

  • 06 Ocak 2021
  • 1165 Görüntülenme
  • 457. Sayı / 2021 Ocak



Merhamet, hem acıtmamak hem acımaktır; ama acıtmamak önce gelir. Acıtmamak içinde hassas bir gönle, naif bir dile, kolaylığa dayalı bir muamele anlayışına sahip olmak gerekir. Bu üçünün de olabilmesi için zeminde asla menfaatin olmaması gerekir.

 

Öncelikle şunu iyice anlayalım ki; Davet çok zor bir görevdir ama yakınlara daha zordur. Yakınlara zordur ama yaşça küçük olanın büyük olana yapması daha zordur. Anne ve babanın evlatlarına daveti zordur ama evladın anne ve babasına yapması daha zordur. Kocanın hanımına daveti zordur ama hanımın kocaya daveti daha zordur.

 

 

Tüm peygamberler birbirlerinin kardeşleri gibidir. Davaları ortak, yolları bir, davet ettikleri hakikatler şeriatlarda bazı farklılıklar taşısa da temel meselelerde aynıdır.

Efendimiz (sav) peygamberler içerisinde Hz. İbrahim’e karşı çok farklı bir muhabbet ve iştiyak beslemiştir. Öyle ki bu sevginin bir nişanesi olarak Mısırlı Mâriye’den, Hacer annemizin hemşerisi olan Mâriye’de doğan oğluna İbrahim adını vermiş ve kendisini “Ebû İbrahim/İbrahim’in babası” diye künyelenmesini istemişti. Hatta o günden sonra vahyin emin meleği Cibril-i Emin, Efendimize (sav)gelince ona “Ebû İbrahim” diye hitap etmişti.

Efendimiz (sav)bir hadisinde Hz. İbrahim’e karşı duyduğu derin muhabbeti şöyle dile getirmiştir: “Muhakkak ki her Peygamberin, peygamberler içerisinde bir velisi vardır. Bunlar içerisinde benim velim, atam İbrahim’dir.” Sonra da şu ayeti okumuştur: “Doğrusu İbrahim’e en yakın olanlar, ona uyanlar, bu Peygamber ve inananlardır. Allah inananların dostudur.” (Âl-i İmran, 3/68) (Tirmizî, “Tefsir”, 4; Ahmed İbn Hanbel, el-Müsned,1/429; Hâkim, el-Müstedrek, 2/320)

“Bir kişi Allah Rasûlü (sav)’e Ya Hayru’l-beriyye! (ey yaratılmışların en hayırlısı) diye seslendi. Rasûlullah ise; Bu dediğin kişi Hz. İbrahim’dir.” (Müslim, “Fedâil”, 2369; Ebû Dâvûd, “Sünnet”, 14) buyurdu.

Allah Rasûlü’ne Hz. İbrahim’in fiziksel özellikleri sorulunca; “Arkadaşınıza (bana) bakın.” (Buhârî, “Enbiyâ”, 11; “Libâs”, 66; Müslim, “İmân”, 166) demiştir.

Merhamet insanın, insan olması ve insan kalması için en önemli özelliktir.

“(Buna rağmen tutup öldürdükleri o zata) Ona: Cennete gir, denilince şöyle söyledi: Ne olurdu, keşke kavmim (imanın ve İslam’ın kıymetini) bilselerdi.” (Yâsin, 36/26)

“Rabbimin beni bağışladığını ve nice ikram (ve ihsanlara) ulaştırdığını bir görselerdi.” (Yâsin, 36/27)

Hepimizin çok çok zorlandığı iki şeyi bugün Hz. İbrahim üzerinden öğreneceğiz. Nedir bu iki şey?

1. Merhamet, belli alanlara, belli muhataplara ve belli işlere sıkıştırılacak bir duygu değil, hayatın her alanını kuşatması gereken bir duygudur.

2. Davet ve tebliğin en zoru, yakınlara olanıdır. Eğer yakınlara olan davet, merhamet üzerinden olmaz ise asla başarı elde etmek mümkün değildir.

Kur’an-ı Kerim’de Hz. İbrahim’in Merhameti

Merhametli Bir Evlad (Bkz.Meryem, 19/42)

Merhametli Bir Delikanlı (Bkz.Saffat, 37/86)

Merhametli Bir Eş (Bkz.İbrahim, 14/37)

Merhametli Bir Baba (Bkz.İbrahim, 14/39)

Merhametli Bir Amca (Bkz.Hûd, 11/75)

Merhametli Bir Dost (Bkz.Nisâ, 4/125)

Merhametli Bir Ev Sahibi (Bkz.Hûd, 11/69)

Merhametli Bir Davetçi (Bkz.Zuhruf 43/28)

Merhametli Bir İmam/Muallim (Bkz.Bakara, 2/124)

Merhametli Bir Peygamber (Bkz.Ankebût, 29/27)

Merhamet, hem acıtmamak hem acımaktır; ama acıtmamak önce gelir.

Acıtmamak içinde hassas bir gönle, naif bir dile, kolaylığa dayalı bir muamele anlayışına sahip olmak gerekir.

Bu üçünün de olabilmesi için zeminde asla menfaatin olmaması gerekir.

İkinci meseleye gelince, o neydi? Davet ve tebliğin en zoru, yakınlara olanıdır. Eğer yakınlara olan davet, merhamet üzerinden olmaz ise asla başarı elde etmek mümkün değildir.

“Andolsun biz İbrahim’e daha önce rüştünü vermiştik. Biz onu iyi tanırdık.” (Enbiyâ, 21/51)

“Kendisine İbrahim denilen bir gencin bunları diline doladığını işittik (herhalde onun işidir) demişlerdi.” (Enbiyâ, 21/ 60)

“Kitap’ta İbrahim’i de zikret, ki gerçekten O, sıddık (Hakkı hemen ve gönülden onaylayan ve doğruluktan asla ayrılmayan) bir Peygamberdi.” (Meryem, 19/41)

“(İbrahim) Hani o zaman babasına: Ey babacığım! İşitmeyen, görmeyen ve sana bir fayda eriştiremeyen (ihtiyaç duyduğun herhangi bir şeyi temin edemeyen) nesnelere niye tapıyorsun? demişti.” (Meryem, 19/42)

“Ey babacığım! Bana, senin hiç haberdar olmadığın (sana gelmeyen) bir bilgi ulaştı. Öyleyse buna uy ki seni dosdoğru bir yola ulaştırayım.” (Meryem, 19/43)

“Ey babacığım! Sakın şeytana kulluk etme! Çünkü şeytan Rahmân olan Allah’a isyan etmiştir.” (Meryem, 19/44)

“Ey babacığım! Gerçekten ben, senin Rahman (olan Allah)’tan gelecek bir azaba çarptırılarak şeytanın dostu olacağından korkuyorum.” (Meryem, 19/45)

Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız

457. Sayı Ocak 2021