EDÄ°TÖRDEN
Ä°nsan, dünya hayatının hiçbir fani deÄŸerine boyun bükmeden yaÅŸayabilmelidir. Bir defa boynunu büken ömür boyu boynu bükük yaÅŸar. Namaz; kıyamıyla insana hayatta dik durmayı, Sonsuzlukların Sahibinden baÅŸka hiçbir güce boyun eÄŸmemeyi öÄŸretir. Hayat; Allah’ın Okulu, insanlar ise bu okulun öÄŸrencileridir. Her birimiz bu okulda iyi ve baÅŸarılı birer öÄŸrenci olmakla mükellefiz. Hayat okulunda onurlu bir öÄŸrenci olmalıyız. Bu onuru bize aksiyona dönüÅŸmüÅŸ bir imandan baÅŸka ne verebilir ki? Statik bir iman insanı bu onurdan mahrum bırakır. Kur’an’ın ölümsüz ve evrensel örnekleri(Peygamberler) bize hep bu mesajı vermez mi? Bütün peygamberler tebliÄŸ görevlerinin gereÄŸi olarak insanların gönüllerini fethetmek ve iÅŸgalden kurtarmak için mücadele etmiÅŸlerdir.
Sekülerizm, Allah’ın insana vermiÅŸ olduÄŸu deÄŸerin zıddına insanı deÄŸersizleÅŸtirmek için mücadele eden ideolojidir. Bu ideolojinin amacı, temel insani deÄŸerlerin dibe vurduÄŸu, günahların normalleÅŸtiÄŸi, insanın birey haline geldiÄŸi bir hayat tarzını yaÅŸanılır kılmaktır. Böylece insan, hazları için yaÅŸayan, hayatının anlam ve amacını unutmuÅŸ bir varlık haline gelecektir. Ä°nsanı bu ÅŸekilde deÄŸersizleÅŸtirme, onun ÅŸahsiyetini erozyona uÄŸratma çalışmaları insanlıkla yaşıttır. Kur’an, Ä°srailoÄŸullarının YahudileÅŸme sürecini bu tehlikeye dikkat çekmek için uzun uzun anlatmıştır. Malumunuz olduÄŸu üzere Ä°srailoÄŸulları dünyevileÅŸerek Allah’ın kendilerine vermiÅŸ olduÄŸu deÄŸeri kaybetmiÅŸler ve yahudileÅŸmiÅŸlerdir.
Kur’an’ın bütün uyarılarına raÄŸmen modern dünyanın seküler ideolojileri Müslümanları da etkilemeye baÅŸlamıştır. Ülke Müslümanları olarak her geçen gün ÅŸahsiyet erozyonuna uÄŸruyoruz. Kendi deÄŸerlerimizi farkına varmadan kaybediyoruz. Vahyin bakmamızı istediÄŸi yerden kendimize baktığımızda her geçen gün deÄŸersizleÅŸtiÄŸimizi görüyoruz. Müslümanları ÅŸahsiyet erozyonuna uÄŸratmak için amaçlı, planlı ve sistemli bir ÅŸekilde çalışmalar yapılıyor. Åžahsiyetlerini kaybeden Müslümanlar önce kalplerini ardından da coÄŸrafyalarını iÅŸgale açıyorlar.
Mekke’nin fethinin yıl dönümde ümmet coÄŸrafyasının birçok bölgesi iÅŸgal altında. Ä°slam coÄŸrafyası olarak tanımlanan topraklar kan ve gözyaşıyla sulanıyor. Ümmetin vahdeti kaybedip tefrikaya düÅŸmesinin bedelini çok ağır ödüyoruz. Belki bir gün parçalanan coÄŸrafyaları bir araya getireceÄŸiz ama parçalanmış ve iÅŸgale uÄŸramış yürekleri bir araya getirmekte çok güçlükler yaÅŸayacağız. Yüreklerin iÅŸgal altında olduÄŸu yerde fetihten ve diriliÅŸten bahsetmek de çok zor. DüÅŸman, bir yandan coÄŸrafyamızı iÅŸgal ederken bir yandan da fiili olarak savaşın olmadığı yerlerde aklımızı ve kalbimizi çeÅŸitli silahlarla iÅŸgal ediyor. Farkına varmadan bizi biz yapan deÄŸerlerimizi çok hızlı bir ÅŸekilde kaybediyoruz. Bize ait olan kavramların anlamını ve zihinlerimizdeki ağırlığını kaybediyoruz. “Fetih” kavramı da anlam ağırlığını kaybeden kavramlarımızdan biri. Fetih, Fettah olan Allah’ın Müslüman kullarına bir lütfüdür. Sefer, mü’min kulların sorumluluÄŸu, neticesindeki zafer ise Allah’ın bir nimetidir. Ümmet olarak yeniden öncelikle insanların kalplerini fethetmek için sefere çıkmalıyız. Yürekleri fethedecek Fatihleri yetiÅŸtiremezsek yüreklerimiz de coÄŸrafyalarımızda iÅŸgal edilmeye devam edecektir.
Ä°manımızın gereÄŸi olarak umudumuzu hiç kaybetmedik. Elimizdeki iman nimeti umutlarımızı yarınlara taşımamıza vesile olan en büyük imkândır. YaÅŸamakta olduÄŸumuz bütün acılara raÄŸmen fetih ruhunu taşıyan Fatihleri yetiÅŸtireceÄŸimize imanımız tamdır.
Her kelime zıddıyla anlaşılır ve anlatılır. Bu sayımızda “Fetih ve Ä°ÅŸgal” kavramlarıyla huzurunuza çıktık. Yüreklerini fethettiÄŸi Mekkelilerin ÅŸehirlerini de fetheden Efendimizin bu kutlu fethinin yıldönümünde diriliÅŸi, direniÅŸi ve fethi doÄŸru bir ÅŸekilde anlamak umut ve duasıyla…
Makaleleriyle huzurlarınıza çıkmamıza vesile olan DeÄŸerli Yazarlarımıza teÅŸekkürlerimizi arz ediyor, siz DeÄŸerli Okurlarımızı dergimizi ilk kapaktan son kapaÄŸa kadar okumaya davet ediyoruz.