İnsanı yokluktan varlık sahnesine çıkaran Yüce Allah, imtihan için göndermiş olduğu dünya misafirhanesinde onu başıboş bırakmamıştır. Rahmetinin yansıması olarak göndermiş olduğu vahiy ve vahyi insanlığa tebliğ eden resul ve nebileriyle insana usul terbiyesi vermiştir. Çünkü insanın imtihanda başarılı olması ve cennete layık bir kul olabilmesi takip edeceği usule bağlıdır. İbadet ve hizmetlerimizi Rabbimizin bizlere talim ettirdiği usullere göre ifa edersek vuslata erebiliriz. İlahi ve nebevi usullere tabi olmadan belirlenen hedeflere ulaşmak imkânsızdır. “Vusulsüzlüğümüz usulsüzlüğümüzdendir.” Sözü bu gerçeği çok özlü bir şekilde ediyor. Erbabının malumu olduğu üzere İslami ilimlerin tamamının bir usul bölümü vardır. Talebeye önce usul bölümü talim ettirilir ardından usulü okutulan ilim dalının eğitimi yapılır. Sadece talim ve terbiye alanında değil, aile ilişkilerimizden başlayarak hayatın her sahasında bir usul vardır. Bu gün maalesef ilahi ve nebevi usullere tabi olarak yaşamadığımız için hedeflerimize ulaşamıyoruz ve mutlu olamıyoruz. Usul problemimize çare olması umut ve duasıyla bu sayımızda sizlerin huzuruna “Usul” konusuyla çıkıyoruz.
Abdullah Büyük Hocamız; İslami hizmetlerde usul-vusul irtibatının önemini vurgulayarak, bu hizmetlere karşı bakış açımızın nasıl olması gerektiğine şu şekilde dikkatimizi çekiyor: “Bugün Hz. Peygamber (sav)’e fiziki olarak hizmet edebilme imkânı elde edebilseydik muhtemelen milyonlarca Müslüman bu fırsatı yakalayabilmek için birbiriyle yarışacaktı. Oysaki O’nun emirleri ve sünnetleri doğrultusunda yapılan her hizmet ve çalışma, O’na yapılacak fiziki hizmetle eş değerdedir. Ve bu fırsatı yakalamak sahip olduğumuz imkânlar, hizmet için tahsis edilmiş vakıf ve dernekler sayesinde bizler için hiç de zor değildir.”
Osman Nuri Topbaş Hocamız; “Anne-baba, muaşeret, âdâb-ı muaşeret üzerinde ciddiyetle durmalı. Anne-babanın çocuğunun şahsiyet ve kimlik kazanmasında çok büyük rolü vardır. Kibar, zarif, ince ruhlu olarak yetiştirilmesi, çocuğumuzun en büyük tahsilidir.” Tespitiyle çocuklarımızın terbiyesinde takip etmemiz gereken nebevi usulleri dile getiriyor.
Prof. Dr. Ramazan ALTINTAŞ Hocamız; “İslam inancına göre Yüce Allah birdir/ehattır, yeganeciktir. O, ehâdiyet damgasını bütün varlığa vurmuştur. Canlı-cansız varlıkların DNA’sı genetik şifresi birbirinin aynısı değildir. Bütün bunlar, bir tesadüfün eseri değil, tevafuktur. Her bir varlıkta Allah’ın varlığının ve birliğinin izi vardır.” Tespitiyle Allah’ın birliğinin delillerini insanlara nasıl anlatacağımızın kelami usullerini ifade ediyor.
Ramazan Kayan Hocamız; “Sırtında kitap taşıyan eşeklerin bir sorunu yok, sorun kitaba sırtını dönerek eşekleşenlerdir…Eşek mazurdur çünkü şuursuzdur…Taşıdığı ilmin bilincinde olmayan, behimi arzularla alçalan, çamurlaşan ilim sahiplerinin acınası hallerine atıftır… Onurunuzu ayakaltı edip aptallaşmayın… Alimin bir ağırlığı olur…” İfadesiyle Müslüman şahsiyetin tebliğ ve davet usulünde söz ve amel bütünlüğüne dikkat etmesi gerektiğine vurgu yapıyor.
Mustafa Çelik Hocamız; Tebliğ ve davette ilk adımın iman ve imanı kurtarma mücadelesi olduğunu ifade ederek bu mücadeleye insanın kendisinden başlaması gerektiğine dikkatlerimizi çekiyor. “Müslüman başkasının imanını kurtarmadan önce kendi imanını kurtarmakla mükelleftir. Her Müslüman evleviyet olarak kendi imanından sorumludur. İmanla mutmain olmayan hiçbir şeyle mutmain olamaz. Kişinin kendi imanının muhafızlığını yapması, bir ülkenin bekçiliğini yapmasından daha zordur.”
Huzurunuzda olmamıza makaleleriyle vesile olan değerli yazarlarımıza teşekkürlerimizi arz ediyoruz. Siz değerli okurlarımızı âdetiniz olduğu üzere dergimizi usulüne uygun olarak baştan sona okumaya davet ediyoruz.