Mü’minlere düÅŸen, olaylar karşısında gevÅŸeklik göstermeyecek çünkü hak üzere olan onlardır ve sonuçta galip gelecek olan da onlardır. “GevÅŸeklik göstermeyin, üzüntüye kapılmayın. EÄŸer inanmışsanız, üstün gelecek olan sizsiniz.”
“Yâ Rasûlellah! Allah’a hiçbir ÅŸey ortak koÅŸmayacağımıza, hırsızlık yapmayacağımıza, zina etmeyeceÄŸimize, çocuklarımızı öldürmeyeceÄŸimize, kendi tarafımızdan yapılmış bir iftirada bulunmayacağımıza, iyiliklerde sana karşı gelmeyeceÄŸimize dair sana söz veriyoruz.”
“(Kötülere) uyanlar ÅŸöyle derler: Ah, keÅŸke bir daha dünyaya geri gitmemiz mümkün olsaydı da, ÅŸimdi onların bizden uzaklaÅŸtıkları gibi biz de onlardan uzaklaÅŸsaydık! Böylece Allah onlara, iÅŸlerini, piÅŸmanlık ve üzüntü kaynağı olarak gösterir ve onlar artık ateÅŸten çıkamazlar.”
Yaratıkların en güzeli ve Allah’ın yeryüzündeki halifesi olan insanoÄŸlu peygamberler aracılığıyla gönderilen ilâhi buyruklara uyduÄŸu müddetçe izzet sahibidir. Ä°nsanoÄŸlu izzetini zaman zaman taclandırarak en yüksek seviyeye çıkmış, zaman zaman da en alçak seviyelere zillete düÅŸmüÅŸtür.
Bu anlamda Ä°slâm’ın emirleri insanın izzet ve ÅŸerefini yücelten deÄŸerler olduÄŸu görülmektedir. Cahiliye döneminde yapılan iÅŸlerle Ä°slâm’ın emirlerini karşılaÅŸtıran ÅŸu örnek bunun güzel bir örneÄŸidir: Mekkelilerin baskısından yılan Müslümanlar HabeÅŸistan’a hicret etmiÅŸlerdi. Mekkeliler, HabeÅŸistan’a bir heyet göndererek Kral NecaÅŸi’den sığınmacıların sınır dışı edilmesini istediler. Fakat Kral, Mekkelilerin bu talebini Hz. Peygamber’in amcaoÄŸlu Ca’fer’in ÅŸu konuÅŸmasından sonra ÅŸiddetle reddetmiÅŸtir. Ca’fer b. Ebû Tâlib’in HabeÅŸ kralının huzurunda Hz. Peygamber hakkında söylediÄŸi sözler dikkat çekicidir:
"Ey kral! Biz cahil bir kavimdik. Putlara tapıyor, murdar et yiyip, çirkin iÅŸler yapıyorduk. Akrabalarla iliÅŸkilerimizi kesiyor, komÅŸuluÄŸun gereklerini yerine getirmiyorduk: Kuvvetli olanlarımız zayıflarımızı eziyordu. Ä°ÅŸte biz böyle bir ortamda bulunurken Allah bize içimizden soyunu, doÄŸruluÄŸunu, güvenilirliÄŸini ve temizliÄŸini bildiÄŸimiz bir peygamber gönderdi. Bu peygamber bizleri Allah'ı bir tanımaya ve yalnızca O'na kulluk yapmaya davet etti. Bize atalarımızın ve bizim Allah'tan baÅŸka tapmakta olduÄŸumuz ilahları bırakmamızı söyledi. DoÄŸru söylemeyi, emanete hıyânet etmemeyi, akrabalık baÄŸlarını gözetmeyi, komÅŸu haklarına riâyet etmeyi, haramlardan ve kan dökmekten kaçınmayı emretti. Bize çirkin iÅŸlerin hepsini yasakladı. Bizleri yalancı ÅŸahitlik etmekten, yetimlerin mallarını yiyip namuslu kadınlara iftira etmekten alıkoydu. Allah'a kulluk yapıp hiç bir ÅŸeyi O'na ortak koÅŸmamamızı, namaz kılmamızı, oruç tutmamızı ve zekat vermemizi emretti.” (Ä°bn HiÅŸâm, Ebû Muhammed Abdulmelik b. HiÅŸâm b. Eyyûb el-Humeyrî el-Meâfirî, es-Siretü’n-Nebebiyye, Thk. Mustafa es-Sekâ- Ä°brahim el-Ebyârî- Abdülhafîz eÅŸ-Åželbî I-II, Mektebetü Mustafa el-Bâbî, 2. Basım, Mısır, 1375-1955, I, 336).
Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız