Ne yazık ki, toplumumuzda tatiller adeta sözlük anlamına uygun olsun derecesine, atıl ve atalet içerisinde geçirilmekte, böylelikle ömrün en verimli zamanları heder edilmektedir. Bir anlamda kiÅŸi kendini iptal etme yoluna girmektedir… DiÄŸer bir boyutu ile “toplumsal tembellik” ÅŸeklinde tezahür eden bir temerküz kampına dönüÅŸmektedir…
Tatiller insanların günah ortamlarına cesaretlendirildiÄŸi zamanlar olarak ÅŸekillenmeye baÅŸlıyor… Masum ve mübah bir dinlence ve eÄŸlence talebinin ötesinde nice günahların sessizce ve sinsice hayata sirayet ettiÄŸine tanık olmaktayız…
Modern bir olgu olan tatil anlayışını irdelediÄŸimizde karşımıza ÅŸu gerçek çıkacaktır: Batı’daki sanayi devriminden sonra baÅŸlayan tatil anlayışı, hayatı bütünü ile maddi hırsların tatminine tahsis eden, çılgınca bir tüketim arzusunu kışkırtan, vahÅŸi kapitalizmin yorduÄŸu ve yıprattığı insanın süreli dinlenme nöbetine tabi tutmasıdır…
Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız