Transhuman dünyada, Tanrı’ya yer yok. Hakikate de. Bu dünyanın inşa edicisi insana da! Modern insanın üç asırlık serüveni, nefes kesici bir yok oluş sergüzeşti hikâyesi! Transhuman dünyada, mutlak egemenlik veri’ye ait. Veri, yeni dünyanın tanrısı. İstatistik peygamberi, insansa kölesi, gönüllü kölesi üstelik de!
Aklın aşırılıkları, modern insanın dünyayı cehenneme çevirmesine yol açtı: İki dünya savaşı, insanın hükümranlığının sonunu getirdi. Şimdi hümanizm bitti. Şimdi devir tranhümanizm devri. Transhümanizmin tanrısı, veri. Verizm çağı bu çağ: Yazılı ama özellikle de görsel veri’nin tek hakikat olduğu, algının aklı çarmıha gerdiği, görüntünün veri olarak gerçek konumuna yükseldiği, insanın sadece istatistik nesnesine ve veri imparatorluğunun kölesine dönüştüğü devasa bir ağ!
Yeni bir dünyanın eşiğindeyiz: Veri’nin kral, insanınsa veri’nin soytarısı olduğu bir dünya bu. Posthuman, transhuman bir dünya. Posthuman, insan sonrası; transhuman ise insan ötesi demek. İnsanın hem merkezî konumunu hem de robotlaşarak, ruhsuzlaşarak insanlığını yitirmesi...
Tabiatın modern insandan intikamı mı bu?
Modern insan, başka toplumları ve insanlarını sömürgeleştirmeden önce modernliğin felsefî “peygamberi” Descartes’ın “tabiatın efendileri ve hâkimleri olacağız” buyruğunu yerine getirerek tabiata boyun eğdirmişti. Tabiatın kontrol altına alınması ve sömürülmesi, insanın ve dünyanın kontrol altına alınmasının ve sömürülmesinin ön işareti, habercisiydi.
Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız