Yaşam, anlamını ilişkiler içerisindeyken buluyor. İlişkilerimizin kalitesi, aynı zamanda hayatımızın da kalitesini belirliyor. Anne-baba ve çocuk üçgenindeki ilişkide ise ebeveynin çocuğuna karşı gösterdiği tavır ve tutumlar, çocuğunun sağlıklı bir kişilik geliştirmesine zemin hazırlıyor. Bir nevi yetişkinlik dönemindeki kişiliğimizin temeli, anne babamızla kurduğumuz ilişki ve iletişimimizde atılıyor diyebiliriz.
Çocuk, ailede ekibin bir parçası olduğunu hissetmeli. Yaşadığı evin içerisinde yalnızca kendisinin yaşamadığını yine tek kendisinin istekleri doğrultusunda karar alınamayacağını yaşına ve gelişimine göre bilmelidir. Sadece hayatın iyi ve mutlu anlarına ortak edilen çocuk, karşılaştığı ilk zorlukta narin ve kırılgan yapısı ile darmadağın olabiliyor. Ya da tam manası ile ailenin hâliyle hâllenemediğinden kendisini o eve ait hissetmiyor. Bununla ilgili olarak çocuk, yaşadığı evde uyması gereken bir takım kurallar ve yapması gereken bazı sorumluluklar olduğunu öğrenmelidir.
Bir şiirde geçiyordu “Herkes öldürebilir sevdiğini” mısrası. İlk okuduğumda içim ürpermişti. Sevmek ve buna rağmen sevdiğine zarar vermek nasıl olurdu? Daha sonra aklıma çocuklarını çok seven ve bu sevgilerinin gereği olarak onların her istediğini yerine getiren ebeveynler geldi. Yani farkında olmadan, çok sevdikleri evlatlarının gelişimine zarar veren anne babalar. Tabi ki her sağlıklı anne baba, dünyaya getirdiği evladını çok sever ve onu koruyup kollamak ister. Bu durum, anne baba olmanın da gereğidir diyebiliriz. Ve yine her ebeveynin çocuğu, kendine özel ve güzeldir. Biz anne babalar çocuğumuza dair hayal kurarken en iyisi, en güzeli, en başarılısı gibi olumlu sıfatların derecesini yükselten “en” takısını kullanmak isteriz. Ama bütün bu iyi niyetimize rağmen bazen takındığımız yanlış tavır ve tutumlarla onların kişilik gelişimlerine zarar verebiliyoruz. Acaba bizler gerçekten çocuğumuza karşı sevgimizin gereği olarak onların her isteklerini emir telâkki edip yerine getirmeli miyiz? Ya da çocuklarımızı sevmek demek, onlara hiçbir sınır koymamak mı demekti? Bu yazımızda aşırı izin verici anne baba tutumlarının çocuk üzerindeki etkilerine bakacağız.
Yaşam, anlamını ilişkiler içerisindeyken buluyor. İlişkilerimizin kalitesi, aynı zamanda hayatımızın da kalitesini belirliyor. Anne-baba ve çocuk üçgenindeki ilişkide ise ebeveynin çocuğuna karşı gösterdiği tavır ve tutumlar, çocuğunun sağlıklı bir kişilik geliştirmesine zemin hazırlıyor. Bir nevi yetişkinlik dönemindeki kişiliğimizin temeli, anne babamızla kurduğumuz ilişki ve iletişimimizde atılıyor diyebiliriz.
Her anne babanın çocuğunun eğitim ve terbiyesi ile ilgilenirken kullandıkları disiplin yöntemleri ve takındıkları anne baba tutumları birbirinden farklıdır. Hatta bazen aynı aile, her bir çocuğuna farklı farklı tutum gösterebilmektedir. İlk çocuğunda sıkı bir tutumu benimseyen bir anne baba, en küçük çocuğuna gevşek bir tutum takınabiliyorlar. Anne baba çocuk üçgenindeki sorunların pek çoğu ise bu anne baba tutumlarında düğümlenmektedir. Bu arada tutumun tanımına baktığımızda; tutum, bireyin bir durum, nesne veya kişi ile ilişki kurma, davranışa geçme anında ve öncesinde ortaya koyduğu duruş, aldığı tavır halidir.
Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız