Bilgelikten kopuk bir bilgi, kaçınılmaz olarak kör bilinç üretti; bu da, insanı linç etti. Oysa insanın meselesi, dolayısıyla eğitim çabası, sadece bilgilenmeye indirgenemezdi. Mesele, bilmek değil, olmak'tır, kişinin bu dünyayı ve kendini aşması, aşkınlaşabilmesidir.
Ribat, kişinin yönünü Rabbine çevirmesinin, Rabbinden başka her şeyden yüz çevirmesinin yollarını sonuna kadar açar... Rab'le kurulan bağ, “doğrudan” olduğu için, doğurgandır. Böylelikle hakikat, kişide HAYAT BULUR. Ribat, kişinin hakikat çağrı'sıyla buluşmasının yol haritasını sunar kişiye. Yolculuk, ribatla başlar böylelikle...
Merkez ümmet, mülk âlemine hükmeden ümmet değil, melekût âleminden süt emen, melekût âleminin hakikat, adalet, hakkaniyet ışıklarıyla insanlığı ve varlığı aydınlatan, rahmet, bereket ve hayat kaynağı Güneş Ümmet demektir.
Okumayan bir toplumuz. Ama genç kuşaklar arasında çok parlak insanlar var. Okumak istiyorlar ama neyi, nasıl ve niçin okumaları gerektiğini bilmiyorlar. Bu konuda yol fenerlerine ihtiyaçları var.
Batı uygarlığı, Socrates'ten Aristo'ya, Descartes'tan Kant'a ve Hegel'e kadar yalnızca bilme üzerinde yoğunlaştı; bilgi, zamanla enformasyona ve veri'ye dönüştü. Dünya üzerinde hegemonya kurmanın araçları olup çıktı.
Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız