Her hastalığın bir asıl sebebi var. Bir de hastalığa davetiye çıkaran, gelmesine yardımcı olan, kolaylaştıran, tetikleyen yan sebepleri… Cinnet hastalığının asıl sebebi de; inanç eksikliği ve ahlak zayıflığından başkası değildir. Uzmanların deneyimi ve yaptıkları araştırmalar onları bu sonuca götürüyor. Son zamanlarda ahlaksızlık arttığı için ona paralel olarak bunalıma, strese girenlerin, cinnet geçirenlerin ve delirenlerin sayısı da arttı.
Eskiden memleketin delilerini herkes tanırdı.
Düşünüyorum da; “Gız Mahmut”u, “İzzo”yu, “Farro”yu, “Yaşar”ı, “Deli Ahmet”i, “Onyedili”yi, “Mersedes Kadir”i bilmeyen var mıydı memleketimizde! Çoğaldı şimdi. Gün geçtikçe artıyor delirenin sayısı. Cinnet geçirenlerin, çıldıranların, delirenlerin haddi hesabı yok. Çarşılar pazarlar delilerle doldu. İntihar edenlerin de gün geçtikçe artıyor sayısı. Toplumun sosyal panoraması iç açıcı değil.
Neden?
Birçok sebebi var elbet.
Meselâ; İnanç eksikliği, ahlak zayıflığı, psikolojik sorunlar, ekonomik, sosyal, tıbbi, kişisel sebepler vs.
Her hastalığın bir asıl sebebi var. Bir de hastalığa davetiye çıkaran, gelmesine yardımcı olan, kolaylaştıran, tetikleyen yan sebepleri…
Cinnet hastalığının asıl sebebi de; inanç eksikliği ve ahlak zayıflığından başkası değildir. Uzmanların deneyimi ve yaptıkları araştırmalar onları bu sonuca götürüyor.
Son zamanlarda ahlaksızlık arttığı için ona paralel olarak bunalıma, strese girenlerin, cinnet geçirenlerin ve delirenlerin sayısı da arttı.
Fıtrat (yani ahlak) zaman zaman yara alabilir. Hemen tamir edilip onarılmalıdır. Peygamberler, bozulan, yara alan fıtratı onarmak, tamamlamak için gönderilmişlerdir. Bu nedenle Allah Teâlâ’nın son Nebisi: “Ben, güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim.” (İmam Malik, Muvatta – “Husnu’l Hulk”, 8, 4/255; Zerkani, Şerhi Muvatta (Mısır): 4/92; Kenzul Ummal: 2/5 ) buyurmaktadır.
Ahlakı sadece edep, terbiye, iffet anlamında almamak gerekir. Kuşkusuz bunlar da ahlaktan bir cüzdür. Fakat sadece bununla sınırlı değil. Yaratılış demektir ahlak. “Hulk” kelimesinden türemektedir. Fıtrat demektir. Doğuştan gelen özellikler demektir. Bütün hayatı kapsamaktadır. İş ahlakı, alışveriş ahlakı, çalışma ahlakı, yeme içme ahlakı, iletişim ahlakı gibi…
İnsan, İslam fıtratı üzere doğmuştur. Güzel ahlak, İslam’a uygun olan bütün fiillerdir.
Tabiinden Urve bin Hişam, Hz. Aişe anamıza, Peygamber (sav)’in nasıl bir ahlaka sahip olduğunu soruyor. Hz. Aişe (ra): “Resul-i Ekrem’in ahlakı Kur’an’dan ibaretti. Siz, Kur’an okumuyor musunuz?” (Sahih - i Müslim, 1/512 (K. Salat’il Müsafirin:18) 139; Ebu Davud, “Babu Salatu’l”, Leyl; Bakınız: Muhammed Ali Es-Sâbûnî, Muhtasar Tefsir-i İbni Kesir, H.1402 M.1981 (Beyrut): 2/558) buyuruyor.
Bir başka nakilde; yine Hz. Aişe anamıza: Resulullah’ın ahlakı nasıldı? diye sorulduğunda; Peygamberin ahlakı, Kur’an idi, buyuruyor ve Mu’minun suresinin ilk ayetinden başlayarak onuncu ayete kadar okuyor. İşte Resulullah’ın ahlakı böyleydi.”(Nesai, Tefsir; Muhammed Ali Es-Sâbûnî (a.g.e.): 3/ 1540, 2/558 )diyor.
Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız