Hayat boşluk kabul etmiyor. Hakkın gerilemesi şerrin sıçrama yapması anlamına geliyor… Batıl zafiyet, acziyet ve ataletleri affetmiyor… Anında sahaya iniyor, yapacağını yapıyor… Bu gerçeği Allah Rasulü (sav) terk-i dünya ettiği günde bile görüyoruz… Efendimiz (sav)’in vefatını fırsat bilen irtidat hareketleri baş kaldırıyorlar ama karşılarında bir Ebubekir (ra) var… Batıla hayat hakkı tanımıyor…
İlahi yasaların işleyişine baktığımızda şunu görürüz:
“Hak geldi, batıl yok oldu. Batıl yok olmaya mahkumdur.” (İsra, 17/81)
Anlaşılan o ki, Hak gelince, batıl yok oluyor; yani batılın yok olması Hakkın var olması ile mümkün… Görülüyor ki batılın ömrünü uzatan, zulmün önünü açan, Hakkın gecikmesi ve gevşemesidir…
Hayat boşluk kabul etmiyor. Hakkın gerilemesi şerrin sıçrama yapması anlamına geliyor… Batıl zafiyet, acziyet ve ataletleri affetmiyor… Anında sahaya iniyor, yapacağını yapıyor…
Bu gerçeği Allah Rasulü (sav) terk-i dünya ettiği günde bile görüyoruz… Efendimiz (sav)’in vefatını fırsat bilen irtidat hareketleri baş kaldırıyorlar ama karşılarında bir Ebubekir (ra) var… Batıla hayat hakkı tanımıyor…
İslam tarihinin akışına baktığımızda en kritik kriz dönemlerinde Hakkın mensup ve müntesiplerinin batıla, bidata, bağnazlığa, barbarlığa, bedeviliğe, başıboşluğa karşı nasıl bir onurlu mücadele verdiklerini görüyoruz…
Kendi gününde, ilk Kur’an neslinde gördüğü dünyevileşme ve duyarsızlaşmaya karşı Ebuzerr’in verdiği vera ve takva eksenli direnişi görüyoruz…
Hilafetten saltanata kayan Emevi yönetiminin zulmüne karşı önce Hz. Hüseyin (ra)’ın kıyamına, içeriden de Ömer b. Abdulaziz’in ıslah çabalarına tanıklık ediyoruz…
Haccac’ın şiddet ve hiddetine karşı İzzet abidesi Said b. Cübeyr’in dik duruşunu bugün bile selamlıyoruz…
Moğol istilasına karşı en zor günlerde İbni Teymiyye ve talebelerinin ümmette cihad ruhunu yeniden yeşertmek için nasıl çırpındıklarını biliyoruz…
Haçlı sürülerine karşı Kudüs bilincini, inancını, direncini sürekli diri tutmaya çalışan Selahaddin-i Eyyubi’nin salabet ve cesaretini gıpta ile anıyoruz…
Hindistan’da Müslümanları Brahmanizm’in cahiliyesine çekmek isteyen Moğol hükümdarı Celaleddin Ekber Şah’a karşı, İmam-ı Rabbani’nin talebeleri ile birlikte verdiği İslami mücadeleyi nasıl unutabiliriz?
Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız