Efendimiz (sav) bu sure nazil olduğu zaman elinde hiçbir güç ve iktidar yoktu. Ama O (sav) böyle bir zeminde ve işin başında güç, kuvvet, fetih ve galibiyet ahlakını öğreniyordu. İşte şimdi karşısında endişe ile bekleyen Mekkelilere, 11 yıl önce Yusuf Suresinin mesajlarından aldığı ilahi terbiye ile diyordu ki: “Ben size Yusuf’un kardeşlerine dediği gibi derim: Bugün size hiçbir kınanma ve ayıplanma yoktur. Gidin, hepiniz salıverildiniz.”
Hicretin 8. yılında Efendimiz (sav) 10.000 Sahabe ile birlikte daha dün sürülüp çıkarıldığı baba ocağı Mekke’ye, muzaffer bir komutan olarak geri dönmüştü. O gün İslam’ın izzet ve şerefinin temsil edildiği en önemli günlerden biriydi. Allah Resulü o gün aynen atası Hz. İbrahim gibi putları kıracak, Kâbe’yi işgal eden o cansız taş yığınlarını birer birer yere devirecekti. Elindeki asa ile putları yere düşürürken; “Hak geldi, batıl yok oldu. Muhakkak ki, batıl yok olmaya mahkûmdur” (İsra, 17/81) diye haykıracaktı.
Kâbe’nin içerisinde bunlar olurken, dışarıda 20 yılı aşkın bir zamandır İslami davete karşı olan, O’nun (sav) yürüdüğü yollara dikenler serpen, üzerine deve işkembeleri atan, O’na sözlü ve fiili saldırılarda bulunan, ailesine ve arkadaşlarına her türlü zulmü reva gören, kalabalık bir topluluk akıbetlerinin ne olacağı konusunda endişeli bir bekleyiş içerisindeydiler. Bir müddet sonra Efendimiz (sav) böyle bir topluluğun huzuruna çıktı ve mübarek lisanından çıkan cümle şu oldu: “Şimdi size ne yapmamamı bekliyorsunuz?” Akıbetleri konusunda oldukça endişeli olanlar, yine de büyük bir umutla şöyle cevap verdiler: “Sen kerim bir babanın, kerim bir oğlusun. Biz senden ancak iyilik bekliyoruz.” Onlar yüreklerindeki korkuyla böyle bir cevap verirlerken, aslında Efendimiz (sav) onlara nasıl bir muamele yapacağını bu sahneden 11 yıl önce belirlemişti. Tam 11 yıl önce şuan iktidarın zirvelerinde olan Efendimiz (sav) yanında sadece Zeyd ibn Harise ile birlikte, “acaba, Taif imana yatak olur mu?” düşüncesi ile oralara gitmiş, uzaktan akrabası olan Abd-i Külâl oğullarının evine konuk olmuş, onlara geliş amacını açıklamış, ama ne yazık ki, beklediği karşılığı elde edememişti. O evdeki kara yüzlü adamlar, Efendimiz’i (sav) derinden incitecek sözler söylemişlerdi. Allah Rasulü o evden dışarı çıkacağı zaman onlardan tek bir talepte bulunmuştu. Demişti ki; “Sizleri dine davet etmek için geldim, siz ise kabul etmediniz. Bu konuştuklarımız aramızda kalsın olmaz mı?
Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız