Allah’ın arzında imanlı ve vicdanlı insan inşası, Kur’an-ı Kerim’in maksatlarındandır. Kur’an-ı Kerim’e dayalı eğitim ve öğretimde iman ve vicdan ayrılmazlığı evveliyattandır. Şayet bugün Müslümanlar arasında iman ve vicdan birbirlerine rakip hale gelmişlerse, bunun sebebi Kur’an’ın inşa etmek istediği insan tipinin bilinmemesindendir.
Vicdan, fıtratın hakikat terazisidir. Zulmü ve zalimliği, kabalığı ve nobranlığı kaldırmaz. Kişinin kendi fıtratıyla yüzleşmesidir. Fıtratın selim kalması, selamettendir. Vicdanın sesi, fıtratın sesidir. Bir yerde paranın sesi vicdanın sesini çok rahat bir şekilde susturuyorsa, orada fıtrat bozulmuş demektir.
Müslümanın varlık sebebi, kalbindeki imanıdır. İman ve vicdan ikizdirler. İman ile birlikte kalbe vicdan girer. İnsanın insan olması, insan ve Müslüman kalması, iman ve vicdan ile kaimdir. İmanın ve vicdanın korunmadığı, muhafaza edilmediği yerde insanlık ve Müslümanlık olmaz. İmansız bir vicdan, vicdansız kalmış bir iman, kişinin başına belâdır.
Allah’ın arzında imanlı ve vicdanlı insan inşası, Kur’an-ı Kerim’in maksatlarındandır. Kur’an-ı Kerim’e dayalı eğitim ve öğretimde iman ve vicdan ayrılmazlığı evveliyattandır. Şayet bugün Müslümanlar arasında iman ve vicdan birbirlerine rakip hale gelmişlerse, bunun sebebi Kur’an’ın inşa etmek istediği insan tipinin bilinmemesindendir. Şunu bilelim ki; Rasûlüllah (sav)’in mühimlerinden birisi de, Müslümanlara muğlak gelen ayetleri izah edip Kitabullah’ın manasını Müslümanlara beyan ederek öğretmekti. Rasûlüllah (sav), sahabelerin ayetleri yanlış anlamalarına müdahale etmiş ve hatalı olan görüşleri düzeltmiştir. Kur’an’ı Allah’ın muradına göre anlama hususundaki müşküllerini gidermiştir. (Bkz.Tasvibat Fi Fehmi Badi’i Âyâti (Salah Abdülfettah el- Halidî, Sh: 33, Beyrut/ 2002) Dolayısıyla günümüzün Müslümanları, Kur’ân eğitim ve öğretimi programlarına mutlaka iman merkezli bir vicdan inşa etmeyi almalıdırlar. İman kişiyi cennete koyar. Kişiyi cennete koyan imanı koruyan da vicdandır.
Vicdan; kişinin kalbinde Allah’ı şeriksiz bulması, Allah’ın buyruklarının sesini duymasıdır. Dünyevi çarelerin, umutların, hayallerin bittiği, tükendiği yerde “Allah” diyerek hayat bulmanın adıdır.
“İnkâr edenlere gelince; onların amelleri ıssız bir çöldeki serap gibidir. Susamış kimse onu su sanır. Yanına geldiğinde hiçbir şey bulamaz. (Tıpkı bunun gibi kâfir de hesap günü amellerinden bir şey bulamaz). Ancak Allah’ı yanında bulur da Allah onun hesabını tastamam görür. Allah, hesabı çabuk görendir.” (Nur, 24/ 39)
Allah’ın kudret ve kuvvetini hissedip idrak etmede vicdan zirvedir. Vicdan merhamet ve adalet sarayının giriş kapısıdır. Haysiyet ve şerefimizi koruma mücadelesidir. Kula kulluğun bitişidir. Vicdan, nûra doğru, Allah'a doğru koşmaktır.
Vicdan, Allah-û Teâlâ tarafından kalbimize kazandırılan manadır. Vicdanlı insan, selim fıtrata göre davranandır. Kur’an’ın inşa ettiği vicdan, fıtrata âşıktır.
Vicdan; imanın insanın kalbinde inşa ettiği beytullahtır. Beytullah’ta Kelamullah’ın fevkinde kelam olmaz. Vicdanın sesi, imanın sesidir. Vicdan; “Allah ve Rasûlü dışında kim olursa olsun, sözünün alınanı da olur, atılanı da” şiarıyla bilgiye, belgeye ve delile teslimiyettir.
Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız