Vicdan; doğruyu bulmak için; kişinin, bir nefs murakabesi, muhasebesi ve muhakemesi yaparak kendi davranışlarını sorgulaması, tartması, ölçüp biçmesidir.
Merhametli bir kucakta dokuz ay merhamet dersi alan, merhametli bir Allah’a inanan, merhametli bir peygamberi örnek alan, merhametli bir Kur’an’ı rehber edinen insana da merhametli olmak yakışır. Onun sosyal, siyasi, ahlaki, iktisadi, adli…bütün hayatı “Ruhemâ u beynehum.” (Fetih, 48/29) ilkesine bağlıdır.
Putlara kulluk edenler, İbrahim (as)’ı, bulup getirdiler, sorgulamaya başladılar: “Bunu ilahlarımıza sen mi yaptın, (sen mi kırıp parçaladın putlarımızı) ey İbrahim? dediler. İbrahim: Bu işi, belli ki şu en irisi yapmıştır. Ama en iyisi; siz kendiniz onlara sorun. Tabi, eğer konuşabilirlerse, dedi.” (Enbiya, 21/62)
Bir düşünce şimşeği çaktı beyinlerinde. Vicdanlarının sesine kulak verdiler. İbrahim’in ve ona inananların haklı olduğunu düşündüler. Mantıklıydı söylediği İbrahim’in. Akıllıcaydı. Kendilerini koruyamayacak, savunamayacak ve konuşamayacak kadar aciz olan putlardan ne bekliyorlardı! Ne diye kulluk ediyorlardı onlara! Utandılar ve kendi kendilerini suçladılar. (Bkz. Enbiya, 21/64)
Vicdan bu işte!
“Ama çok geçmeden (Vicdanlarına kulak tıkayıp şeytana kulak verdiler.) yine eski kafalarına döndürüldüler: Vallahi, sen de bilirsin ki, bunlar konuşamazlar, (dediler).” (Enbiya, 21/65)
Arapça bir kelime olan vicdan; “VCD” kökünden; bulmak, rastlamak, tedarik etmek, meydana getirmek, bilmek, hissetmek, sevmek gibi manalara gelir.
Vicdan; doğruyu bulmak için; kişinin, bir nefs murakabesi, muhasebesi ve muhakemesi yaparak kendi davranışlarını sorgulaması, tartması, ölçüp biçmesidir.
İnsan, vicdanı yitirmeye görsün; bütün güzellikler, iyi duygular silinir; kötülükler, çirkinlikler, güzel görünür.
Vicdan; yaratılıştan (fıtrattan) kaynaklanan güzel ahlaktır. Ahlaki bilinçtir. Ahlak, güzel ahlak; yaratılış, fıtrat demektir zaten.
Vicdanlı olmak; aklın ve iradenin sağlıklı çalışması demektir. Vahyin ışığında doğru yolu aramak demektir. Kur’an’ı rehber edinmek, peygamberlerin izinde, sırat-ı müstakim üzere yürümek demektir.
Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız