Sayı : 496   **
Ribat Dergisi Aralık 2016

Hedef Noktası

Ramazan Kayacık

Kimin Mülkünde Neyi Paylaşamıyoruz

  • 05 Kasım 2020
  • 1065 Görüntülenme
  • 455. Sayı / 2020 Kasım



Akla hitap eden, akla en çok değeri veren dinin mensuplarının akıl tutulması yaşamaları, akla yeterince değer vermemeleri anlaşılır gibi değil. İslam ülkelerinde fakiri daha fakir, zengini daha zengin eden rejimler, savaşlar, açlık, parçalanmışlık, insan haklarının ihlali almış başını gidiyor. Bizi bu duruma düşüren amellerimiz ve Allah’a ve insanlara karşı sorumluluklarımızı yerine getirmeyişimizdir, diye düşünüyorum.

 

Yaşanan sorunların çözüm noktası ve referans kaynağı vahiy ve peygamberin uygulamaları olmalıdır. Çünkü İslam medeniyeti vahiy medeniyetidir. Batılılaşarak değil, örnek insanın sünnetini çağa taşıyarak çağdaşlaşmalıyız, mücadele etmeliyiz.

 

İslam, inanç olduğu kadar ibadet, bir o kadar da bireysel ve sosyal ilişki ağlarına uzanan hayatın her alanına dair söyleyecek sözü, alternatifi olan bir dindir.

Allah, dinini anlaşılsın diye göndermiştir. İslam, insanlığın adaletsizliklerle, haksızlıklarla, kavga ve sorunlarla daralan gönülleri genişletmek, huzura kavuşturmak ister.

Yüce Allah’ın “örnek insan” olarak takdim ettiği Peygamberini gerçek anlamda anlamak, tanımak, O’nun ahlakıyla ahlaklanmak ve O’nun manevi eğitiminden geçmek gerekiyor. Maddi ve manevi kalkınmanın temelinin böyle bir eğitimden geçmeye bağlı olduğuna inanıyorum.

İlk insan yaratılıp cennete konduğu hâlde Hz. Âdem ve çocukları sorunlar yaşadılar. Diyebiliriz ki insanlık tarihinde 0 (sıfır) sorunun yaşandığı bir dönem neredeyse hiç olmadı. İnsanlık her dönem farklı çap ve ebatlarda problemler üretti. Dünyamız fuhşun, zulmün, sayısız günahların normalleştiği dönemler yaşadı. Bu anlamda günümüzde yaşanan benzer durumlar aslında çok da şaşılacak şeyler değildir.

Dünyanın insanlık açısından dibe vurduğu dönemlerde Yüce Allah toplumun en kaliteli sosyologlarını/peygamberlerini başta şirk olmak üzere insanlığın sorunlarını çözmek için görevlendirmiştir. Birlikte yaşama zorunluluğu olan insanın sorunlarını çözebilme erdemliliğini ve yeteneğini kazanması gerekiyor.

Bir hastalığın tedavisi doğru teşhisle başlar, sonra da tedavi yöntemleriyle ve doğru ilaçlarla devam eder ve hasta bu süreçte iyileşmeye başlar. İslam dünyasının yaşadığı sorunların çözümü için doğru tanı ve doğru tedaviler gerekmektedir.

İslam ülkelerinin en önemli problemleri; ekonomik geri kalmışlık, istikrarsız idareler, eğitim seviyesinin düşüklüğü ve iç savaşalar diyebiliriz. Dünya nüfusunun dörtte birini oluşturan İslam ülkelerinin küresel sağlık harcamalarındaki payı sadece %4’tür. Gelişmiş ülkelerde kişi başına düşen sağlık harcaması en fakir İslam ülkesindekinden neredeyse 29 kat fazladır.

Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız

455. Sayı Kasım 2020