19. ırkı, dili, rengi ne olursa olsun; yeryüzünde yaşayan bütün Müslümanların ortak mirası ve mülkü olmakla birlikte; bugün, o coğrafyada yaşayan Müslüman Filistinli kardeşlerimizin emanetindedir.

Kudüs, kan ağlıyor. Yetim kaldı yine. Boynu bükük kaldı. Abluka altında. Ağlıyor için için. Kim bilir belki de kendine değil; Müslümanların haline ağlıyordur. Müslümanların izzeti kuşanacakları günü görme arzusuyla, onlarla kucaklaşacağı, hasretlik gidereceği güzel günleri bekliyor.

“Yahudiler, Musevi; Hıristiyanlar, İsevi.” diyorlar.

“Müslümanların peygamberi; Hz. Muhammed’dir.” diyorlar.

“Kudüs üç dine ait kutsal bir yerdir.” diyorlar.

Bazıları daha da ileri gidip: “Kudüs, Yahudilerin yurdudur.” diyorlar.

Herkes, her şeyi söyler, önemli değil. Fakat yukarıya aldığım bu sözleri Müslümanlar söylüyorlar. Bu düşündürüyor işte. Onlar yapıyor bu yanlışlığı. İşin üzücü, kahredici yanı da bu zaten.

Gerçek bu mu?

Rabbimiz, böyle mi bildirdi bize?

Hayır, asla!

Âdem de, Davud da, Süleyman da, İbrahim de, İshak da, Yakub da, Yusuf da, Musa da, İsa da Müslüman’dı. Bütün Peygamberler Müslümandı. (Cümlesine salât ve selam olsun.) (Bkz. Bakara, 2/128, 131-136; Al-i İmran, 3/19, 20, 52, 67,68, 83; Yusuf, 12/101) Sadece Hz. Muhammed değil; bütün Peygamberler bizimdir. “Biz, hiçbir peygamberi diğerinden ayırmayız.” (Bakara, 2/285)Biz Müslüman’ız. O peygamberlere inanan, onları tasdik eden; ümmetleri de Müslüman’dı. Kur’an böyle bildiriyor. (Bkz. Al-i İmran, 3/52) Şüphesiz, Allah katında makbul olan din, sadece İslam’dır. (Bkz. Al-i İmran, 3/19)