Şimdiye kadar Esed rejiminin Suriye halkına karşı kimyasal silahlar kullanması karşısında ciddi anlamda bir adım atmayan Batı ülkeleri bu kez sessiz kalmayacakları ve Esed’i mutlaka cezalandıracakları mesajları vermeye başladılar. Fakat şu var kiEsed rejimini cezalandıracaklarını söyleyen ülkelerin kendi defterlerinin de temiz olmaması insanların onların tutumlarından olumlu bir sonuç beklemelerini zorlaştırıyordu.
ABD, İngiltere, Fransa üçlüsünün Esed’in bazı askerî hedeflerine yönelik göstermelik saldırısından sonra Suudi Arabistan’ın Zahran şehrinde 29. zirvesini gerçekleştiren Arap Birliği teşkilatı da saldırıya destek verdiğini bildirerek Esed’in bu saldırıdan ders çıkarması gerektiğini dile getirdi. Kendileri Esed zulmünün sona erdirilmesi, direnişin bileğinin güçlendirilmesi konusunda hiçbir şey yapmayan Arap Birliği teşkilatı üyelerinin söz konusu saldırıya destek vermeleri de sadece Amerikan şakşakçılığından başka bir şey değildi.
Suriye konusunda emperyalizmin Batı kulübüyle Doğu kulübünün hesapları örtüşmektedir. Bunların hiçbiri Suriye’deki dikta rejiminin devrilmesini ve ülke halkının özgür iradesinin siyasi yapıya yansımasını istemiyor.
Suriye’deki Baas rejimi ve onun saltanatının devam etmesi için destek veren işgal güçleri uzun süreden beri Şam’ın kırsalında bulunan Doğu Guta’yı muhasara altında tutuyor ve zaman zaman şiddetli saldırılar düzenliyorlardı. Bu muhasara ve saldırılar yüzünden bölge ahalisi büyük sıkıntı içine girdi.
Rejimin Doğu Guta’ya yönelik politikası aynen Haleb’e yönelik politikası gibi oldu. Halkı sürekli açlık ve sıkıntı içinde bırakarak teslim olmaya veya bu bölgeyi terk etmeye zorlamak istiyordu. Uzun süren baskılardan sonra Halep’te olduğu gibi Doğu Guta’da da ahalinin tahliye edilmesi üzere anlaşma yapıldı. Bölge ahalisinin önemli bir kısmı buradan muhtelif bölgelere tahliye edildi. Bu tahliye işleminin devam ettiği günlerde henüz direniş güçlerinin kontrolünde bulunan Duma bölgesine ise rejim güçleri tarafından kimyasal bombalarla saldırı düzenlendi.
Saldırıda en az yüz civarında, bazı kaynaklara göre ise 150’ye yakın insan atılan bombalardan yayılan kimyasal gazların tesiriyle hayatını kaybetti. Saldırıda öldürülenlerin nefes yetersizliğinden ve ağızlarından ve burunlarından beyaz köpükler gelerek hayatlarını kaybetmeleri atılan bombaların kimyasal bombalar olduğunu açıkça ortaya koyuyordu.
İğrenç saldırıda kimyasal bombaların kullanıldığının dile getirilmesi üzerine diktatör Beşşar Esed, bozuk plak gibi kimyasal silah iddiasının sürekli tekrar edildiği iddiasında bulundu. Oysa bunun sürekli tekrar edilmesi birilerinin aynı şeyi her keresinde öne çıkarmasından değil zulüm rejiminin kimyasal silahlara sıkça başvurmasından kaynaklanıyordu.
Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız