Bizlerin faillerle değil, fiillerle ilgilenmemiz gerekmektedir. Failler geçicidir, fakat fiiller kalıcıdır. Faillere takılıp kötü fiillerin İslam toplumunu bozmasına müsaade edemeyiz. Bu zaman kaybından başka bir şey olamaz. Müslüman insan tekâmül yolunda faillerle değil, fiillerle ilgilenmelidir.
İnsanımızın israf olmaması için, kendi insanlığımızı israf etmemek için ne yapmalıyız? Nasıl bir duruş sergilemeyiz? Allah, kulu ile devamlı irtibatlı olmayı istediğinden Kur’an’ı indirmiştir. Allah ile birlikte yaşayan bir kulun ne kendi insanlığını ne de bir başka insanı israf etmesi düşünülemez. Yeter ki o, Kur’an ile birlikte bir hayatı benimsemiş bulunsun.
İnsanlığa kıyamet kopuncaya kadar gönderilmiş olan Kur’an-ı Kerim, her zaman eylemleri, fiilleri anlatır. Faillere pek az yer verir. Kur’an-ı Kerim’de, küfür ve İslâm cephesinden olmak üzere sadece iki isim karşımıza çıkmaktadır. Bunlardan biri; Ahzab Suresi’nin 37. Ayetinde hüküm değiştirilmesine matuf olan, Hz. Zeyd (ra) dir. İkincisi ise Leheb Suresinde geçen Ebu Leheb'dir. İslam cephesinde Hz. Zeyd (ra), küfür, cephesinden ise Ebu Leheb’den bahsedilir. Bunun dışında anlatılan her şey, faili mahfuzdur. Ancak ifadeler ve fiiller açıktır.
“Sen bir kulu namazdan engelleyeni gördün mü?”(Alâk, 96//9-10) Burada anlatılan kişi belli ama Cenab-ı Allah Ebu Cehil’in ismini vermemektedir. Sadece Ebu Cehil’in eylemini anlatmaktadır. Ancak İslam’a karşı gelen, engel koyan, barikat koyan bir küfür zihniyetini dile getirmektedir. Bundan olmalıdır ki; Peygamberimiz (sav) Efendimiz de Ashabına: “İçinizden bazılarına ne oluyor ki; şöyle şöyle yapıyor.” Buyurarak, şöyle şöyle yapıyor diyenlerin ismini zikretmemektedir. Ancak yapılan yanlışı düzeltme amacıyla fiil üzerinde durmaktadır.
Bu nezaketin, nezihliğin, kalplerdeki itminanın ve kalplere girmenin bir göstergesidir. İnsanın iç dünyasının düzeltilmesinin tesir gücüne dayanan bir konudur. Bu, hâkim edasıyla suçluyu, suçuyla beraber teşhir etmek değildir. Bizlerin faillerle değil, fiillerle ilgilenmemiz gerekmektedir. Failler geçicidir, fakat fiiller kalıcıdır. Faillere takılıp kötü fiillerin İslam toplumunu bozmasına müsaade edemeyiz. Bu zaman kaybından başka bir şey olamaz. Müslüman insan tekâmül yolunda faillerle değil, fiillerle ilgilenmelidir.
Sözün bitmiş olduğu yerde amel başlamaktadır. Günümüz Müslümanlarının özveri ve büyük fedakârlıklar yapmaları gerekmektedir. Büyük bir hedefe küçük adımlarla yürüyerek, yürüyüşümüzü artık somutlaştırma vaktimiz geldi, geçmektedir. Zihinlerimizde, hayat tarzımıza intikal edebilecek ve üsve-i hasene olacak bir kıvama gelme zamanına kavuştuk. Çünkü insan tekâmül eden bir varlıktır. İnsandan başka hiçbir varlık da tekâmül yoktur. Tekâmülü Allah sadece insana vermiştir. İnsanın, Yaratandan hoşnut olması ve Yaratanın hoşnutluğunu kazanması, insan tekâmülünün zirve noktasıdır.
Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız