Beslenme ve hayat tarzı alışkanlıklarıyla hastalıklar arasındaki korelasyon her geçen gün daha da açığa kavuşuyor. Çemen kültürünün azalmasıyla şeker hastalığının yaygınlaşması arasında sıkı bir bağ olduğuna inanıyorum. Tıpkı kemiğinden ayrılmış et tüketimiyle eklem hastalıklarının, genetiği oynanmış besinlerle kronik dejeneratif hastalıkların, pakete girmiş gıda ve şeker bombası içeceklerle adını bile telaffuz edemediğimiz ciltler dolusu hastalığın arasındaki paralellik gibi.
Trabzonlulara göre her yer Trabzon olduğu gibi tek ana öğünle yetindiğim uzun yıllardan beri bana her ay Ramazan. Bu mübarek ay yaklaşırken hiç telaşlanmam. Uzun süreli açlıklara idmanlıyım. Midesine söz geçiremeyenin nefisine laf dinletemeyeceğine; iktisada midesinden başlamayanın israftan kurtulamayacağına inanıp uygulamaya başladığımdan bu yana azla yetinmeye alıştım. Normal kilo standartları işlerine gelmeyen kalın enseli, geniş belli arkadaşlarım kendi ölçülerine göre beni zayıf sayarak korkuyla karışık bir merakla sorarlar: “ Çok zayıflamışsın hasta mısın yoksa?” Vicdan azabından kahrolan annemle babam üzgün bakışlarla kendi deyimlerince armut sapına dönmüş ümüğümü süzerek yakınırlar: “ Ne olacak bizim oğlanın hâli.”
Bedenin narinleştikçe ruhun kuvvetlendiğini kimselere inandıramıyorum.
Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız