Kitap bize, biz Kitab’a emanetiz. Kitabını koruyacak olan Allah’tır. Kullarının hayatında, Kitabını seyretmek istiyor. Kur’an emanetini korumak; ona vefa göstererek; emir ve yasaklarına uymaktır. Onu hayatın kullanma kılavuzu, rehberi bilmektir.
Vahyi, Nuh (as) gibi yaşamadıkça; kimseyi Nuh’un gemisine binmeye ikna edemeyiz. Nuh’un gemisi; güven demektir. Emniyet demektir. İman demektir. İman da bu zaten. İmanla eminlik aynı kökten…
Güvenirliklerini yitirdikleri için fitne ve fesat Müslümanlar arasında kol geziyor. Müslüman, Müslüman’a saldırıyor, şehirlerine bombalar yağdırıyor, evlerini başlarına yıkıyor, kaçanlar yollarda telef oluyor. Sahillerde bebeklerin cesetleri toplanıyor. Emanet güneşi batınca fitne karanlığı çöktü üzerimize.
Allah (cc), insanı, “eşref-i mahlûkat” olarak yarattı. Yeryüzünü insanın yaşamasına elverişli kıldı. Bütün yarattıklarını insanın hizmetine verdi ve insana emanet etti. Havasıyla suyuyla, aşıyla ekmeğiyle bütün varlık insana emanet…
Her şey Allah’ın. Biz de… Biz de emanetiz kendimize. Vücudumuz, aklımız, idrakimiz, ferasetimiz emanet. Şerefimiz, onurumuz emanet…
Eşimiz, çocuğumuz, akrabamız, komşumuz, kardeşimiz emanet… Vatanımız, milletimiz emanet. Bütün insanlar emanet. -Gücümüz yettiğince- kâinat bize emanet. Yeryüzünün halifesi olmakla görevliyiz.
Ve Allah’ın dini emanet bize.
Görevler emanet. Yönetim emanet… Canımızı, malımızı, vatanımızı emanet ediyoruz yöneticilerimize. Allah (cc) bize, emanetleri ehline vermemizi emir buyuruyor:
“Şüphesiz ki Allah; size, emanetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder.” (Nisa, 4/58) buyuruyor Rabbimiz (cc).
Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız