Çocukların oyunlarını boşa geçirilmiş zaman olarak görmek yerine; çocukluklarını yaşayıp kendilerine güvenmelerine, paylaşmalarına, sorumluluk almalarına, çevresiyle iletişim kurmalarına, başkalarının haklarına saygı gösterip kendi hakkına razı olmalarına, kendi yeteneklerinin farkına varmalarına, anı dolu dolu yaşamalarına fırsat verilmelidir.
Yeteri kadar oyun oynamadan derslerine başlayan çocuk, görünüşte ders çalışsa da zihnen aklı oyunda, televizyonda, arkadaşlarında olacaktır. Aileler, çocuklarının, okul dönüşlerinde dinlenmelerine veya oyun oynamalarına anlayış göstermelidirler.
Sınavlara hazırlanma aşamasında sürekli ders çalışan bir öğrencimiz vardı. Kendisini sürekli ders çalışırken görürdüm. Okulda, evde, dershanede hiç durmadan ders çalışırdı. Boş derslerde, teneffüslerde, yemekhanede, kantinde, serviste…. Hatta bazı derslerde dahi sınavlara hazırlanırdı. Bu çocuğun hayatında oyun olmadığı gibi kendine ayırdığı bir zamanı da yoktu.
Öğrencimize vücudunun ihtiyacı olan oksijen için teneffüse çıkması ve kan dolaşımı içinde hareket etmesi gerektiğini yoksa çalışmasının çok fazla faydalı olmayacağını anlatmaya çalışırdım. Bu sefer de çocuğu teneffüste okul bahçesinde adımlayarak ders çalışırken görürdüm. Kısacası bu çocuğun hayatında yeme-içme, ders çalışma, tuvalet ve uykunun dışında başka bir şey yoktu.
Zihninde, temel ihtiyaçlarının dışında sadece sınavlar vardı. Annesinin yeter kızım, biraz kendine zaman ayır uyarı ve ricaları fayda etmiyordu.
Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız