Kadın, kadınlığında hayal edemeyeceği bulutlara yükseltilmişti. Yaşaması çok görülürken Cebrailli meclislerin gündemi olmuştu. Anneliğine cennetler biçilmişti. Bir anne olmaya görsün; ne babalık ne de kadınlık, hiçbir şey onun anneliğinin dengi olamıyordu. Sadece "anne" diye çağrılmak neredeyse ezan sesine denk bir ses kadar yankı yapıyordu. Hele o bir anne olsun! Kadın, anne olunca, kadınlığın hayallerinin üstünde bulutlara yükselmişti.
Kadınların cennet sebebi olduğu zamanlardan hangi zamanlara geldik? İmanlarda burukluk, okuyup dinlediği ayetlerdeki hükümlere karşı içten içe tüten bir duman gözleri bürümüş gibidir artık. Cennet sebebi olacak kadınlar, cennete karşı en büyük fitne mi oldu? Kimi bıraktı, kime gitti bu kalpler?
Çöl kumlarında açan bir çiçeğe dönüştürülmüştü kadın. Allah, indirdiği Kur'an'ıyla onu, erkeklerin elinden de gözünden de korumuştu. Binlerce sene sonra yeniden Havvalaştırmıştı kadını.
Ne güzeldi; kadın Allah'ın himayesine alınmıştı. Ancak Allah'ın adı ile Allah'ın himayesinde olmak şartıyla bir erkeğe teslim edilebiliyordu. Kefili Allah idi kadının; doğumu, yaşaması, beslenmesi, giydirilmesi, evlendirilmesi, evli olarak yaşatılması, kadına dair ne varsa her şey erkeklerin hükümran olduğu toplumun elinden alınmış, bizzat Allah'ın adıyla yürütülen Şeriat'a devredilmişti.
Kadın, kadınlığında hayal edemeyeceği bulutlara yükseltilmişti. Yaşaması çok görülürken Cebrailli meclislerin gündemi olmuştu.
Anneliğine cennetler biçilmişti. Bir anne olmaya görsün; ne babalık ne de kadınlık, hiçbir şey onun anneliğinin dengi olamıyordu. Sadece "anne" diye çağrılmak neredeyse ezan sesine denk bir ses kadar yankı yapıyordu. Hele o bir anne olsun! Kadın, anne olunca, kadınlığın hayallerinin üstünde bulutlara yükselmişti.
Eş olunca da, erkeğinin karısı" olmaktan çıkarılmış, "erkeklerin yarısı" olmuştu
Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız