Vesvese, çeşitli sebeplerle insanın yaşadığı kararsızlık, şüphe ve kuruntu hâlidir. Bu, çoğu kere abdest ve guslün alınıp alınmadığı, tam olup olmadığı ya da bozulup bozulmadığı şüphesi şeklinde ortaya çıkmaktadır. Gusül veya abdest alan kişinin vesvese sebebi ile gusül ve abdestini tekrarlaması gerekmez.
Fıkıhta özür kavramının en çok kullanıldığı konuların başında, sürekli devam eden abdest bozucu hâller gelir. Sürekli burun kanaması, idrarını tutamama, sürekli kusma, yellenme, yaranın sürekli kanaması ve akması, kadınların istihaze durumları gibi abdesti bozan ve süreklilik taşıyan bedenî rahatsızlıklara özür, böyle bir özrü olan kimselere de özür sahibi denir.
1- Elbiseye bulaÅŸan bebek kusmuÄŸu namaza engel olur mu?
İnsanın midesinden gelen ve ağız dolusu olan kusmuk, necistir. Bebek kusmuğu da buna dâhildir. Bir bebeğin emdikten hemen sonra kusması ve içtiği sütün olduğu gibi geri gelmesi hâlinde bu kusmuk da Hanefî mezhebine göre pistir. Kusmuk, necaset-i ğalîza hükmünde olduğundan bir elbiseye bulaştığında, katı bir hâlde bulaştı ise bir dirhemi, yani yaklaşık 3 gramı geçtiğinde namaza mani olur. Sıvı bir hâlde bulaştığında ise el ayası kadar olan bir alan veya daha fazlasını kapladığında namaza mani olur. Bu miktarlardan az gelen kusmuk ise ruhsat kapsamında olup namaza engel olmaz. Ancak insanın bedeninde, elbisesinde veya namaz kılacağı yerde bulunan az veya çok her türlü pisliği temizlemesi namazın ruhuna yakışır bir davranış olduğundan, temizleme imkânı olduğu hâlde az da olsa bu pislikle namaz kılmak mekruhtur. (Bkz. İbnü'l-Hümâm, Fethü'l-kadîr, 1/202-205; İbnÂbidîn, Reddü'l-muhtâr, 1/306, 318-321)
2- Alkol içeren maddelerin temizlikte kullanılması caiz midir?
İspirto, kolonya vb. sıvılarla, temizlik amacıyla üretilen alkollü maddelerin içilmesi haram olmakla birlikte (Bkz. Buhârî, "Edeb", 80 [6124]; Müslim, "Eşribe", 73 [2003]), temizlikte kullanılmaları caizdir. Namaz kılmadan önce bu ürünlerin sürüldüğü yerlerin yıkanması da gerekmez. (Bkz. Kâsânî, Bedâî', 5/115; Elmalılı, Hak Dini, 2/763-764)
3- Abdest alan kimseye selâm verilebilir mi?
Selâm dinimizin çok önem verdiği uygulamalardan birisidir. Hz. Peygamber (sav) selâmlaşmanın, Müslümanlar arasında sevginin yayılmasına sebep olacağını bildirmiştir. (Bkz. Müslim, "Îmân", 93 [54]) Ancak selâm verildiği takdirde selâma karşılık veremeyecek durumda olan kimselere selâm vermek uygun değildir. Mesela, ezan, Kur'an-ı Kerim ve hutbe okuyana, hutbe dinleyenlere selâm vermek mekruh kabul edilmiştir. Abdest de ibadete hazırlık ve bir yönü ile ibadet sayıldığından abdestle meşgul olan kimseye selâm vermemek daha uygundur.
4- Gusül veya abdest esnasında vesveseye düşen kişi ne yapmalıdır?
Vesvese, çeşitli sebeplerle insanın yaşadığı kararsızlık, şüphe ve kuruntu hâlidir. Bu, çoğu kere abdest ve guslün alınıp alınmadığı, tam olup olmadığı ya da bozulup bozulmadığı şüphesi şeklinde ortaya çıkmaktadır. Gusül veya abdest alan kişinin vesvese sebebi ile gusül ve abdestini tekrarlaması gerekmez. Hatta kişi bu tür vesveselere itibar etmemeli (Bkz. İbn Mâce, "Tahâret", 48 [421]), içine doğan şüphe ve tereddüt hâllerinin asılsız olduğunu kendine telkin etmeli, ihtiyaç duyulması hâlinde psikolojik tedaviye yönelmeli; ayrıca manevî destek olarak Felak ve Nâs surelerini, anlamlarını da düşünerek okuyup bu hâlden kurtulmak için Allah'a dua etmelidir.
5- Aklî dengesi yerinde olmayan kişi gusül ile mükellef midir?
Kişinin dinen sorumlu olması için aklî melekelerinin yerinde olması ve ergenlik çağına ulaşmış olması şarttır. Bu iki niteliği taşıyan herkes, dinen sorumlu kabul edilir. Aklî dengesi yerinde olmayanlar, bu niteliğe sahip olmadıkları için gusül, abdest, namaz vb. dinî vecibelerle yükümlü değillerdir. (Bkz. Ebû Dâvûd, "Hudûd", 16 [4403]; Tirmizî, "Hudûd", 1 [1423]; Abdülazîz el-Buhârî, "Keşfu'l-esrâr", 4/371-373)
6- Hapsedilmiş olan kimse, temiz su veya teyemmüm edecek temiz toprak bulamayınca namazını nasıl kılar?
Bir yerde hapsedilen ve abdest alacak su veya teyemmüm yapacak temiz toprak cinsinden bir şey bulamayan kişi, Hanefîlerde tercih edilen görüşe göre vakte hürmeten namaz kılanların hareketlerini yapar, çıktığında da namazlarını kaza eder. (Bkz. Kâsânî, Bedâi', 1/50; İbnÂbidîn, Reddü'l-muhtâr, 1/80) Şâfiî mezhebinde sahih kabul edilen görüş de bu şekildedir. (Bkz. Nevevî, el-Mecmû?, 2/323) Hanbelîlere göre ise bu haldeyken namaz kılınabileceğinden daha sonra kaza edilmesi gibi bir durum söz konusu olmaz
Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız