Ahlaktan bahsedince ahlakçılık tehlikesine düşmemeye; insanları olur olmaz şekillerde yargılamamaya özen göstermek zorunlu hale gelir. Yani ahlaktan bahseden kişi her şeyden ve herkesten önce kendisini yargılayabilecek, hesaba çekebilecek bir cesarete, olgunluğa ve özgüvene sahip olmalıdır ki, ahlak sorununa ilişkin olarak söyledikleri bir anlam ifade edebilsin.
Türkiye'ye Kriz Ahlakı hükmediyor: Ülkeyi yönetmek için devreye girdirilen siyasi, ekonomik, toplumsal, düşünsel, kültürel ve sanatsal iktidar aygıtları, meşruiyetlerini, hitap ettikleri toplumdan; bu toplumun hafızasını, zihin ve davranış biçimlerini, tarihsel deneyim ve mücadelelerini besleyen dinamiklerden almıyor: O yüzden ülke bir türlü rahat nefes alamıyor: Birileri, topluma, topluma rağmen, toplumun duyarlıklarına, önceliklerine rağmen kendi duyar(sız)lıklarını, önceliklerini, çıkarlarını öne çıkararak hükmetmeye, çeki düzen vermeye, toplumun hayatını baskıcı, kaba, zorba yöntemlerle ve söylemlerle yönlendirmeye (zehir etmeye) çalışıyorlar.
Her şeyin ölçüsü ahlak. Ahlak, şahsiyet demek, haysiyet demek, samimiyet demek. Ancak şahsiyet, haysiyet sahibi ve samimi olan insanlar, heyecanın, coşkunun, cesaretin hakkını verebilirler.
Eğer bir ülkede, insanları heyecanlandıracak, kanatlandıracak, umutlandıracak, ufuk ve zihin açacak şeyler yapılabiliyorsa, bu, bu işleri yapan insanların ahlaklı olmalarından kaynaklanır: Ahlaklı olan insanlar, yaptıkları işi ciddiye alırlar; şahsiyet ve haysiyet sahibidirler; başkalarının haklarının yenmesine; şahsiyetleriyle, haysiyetleriyle ve kaderleriyle oynanmasına asla göz yumamazlar.
Ahlaktan bahsedince ahlakçılık tehlikesine düşmemeye; insanları olur olmaz şekillerde yargılamamaya özen göstermek zorunlu hale gelir
Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız