Tâğut, Allah’a isyan eden, Allah’tan başka şeylere kulluk yapan, yapmaya çağıran şeydir/kimsedir. Tâğut, Allah makamına geçmek isteyen, O’nun yetkilerini kendinde görmek isteyen tüm her şeyin adıdır. Şeytan, insan, nefis, put, sihir-sihirbaz, kehanet-kâhin, para, makam, mansıp tüm her şey tâğut olabilir. Tarih boyunca tüm peygamberler ve onların yolunda giden davetçiler, değişik isim ve farklı versiyonlarda kendini gösteren tâğut ile mücadele etmişlerdir.
Tevhidin yüreklerde yer etmesi ve hayata yansıması için önce gönüllerin tâğutlardan, onların izlerinden arındırılması gerekir. Gönüller şirk şâibelerinden bütünüyle arınıp tertemiz olsun ki üzerlerine salt tevhid kalıcı bir şekilde yazılabilsin. Tıpkı Lâilahe illallah tevhid sözünde önce tüm tanrı taslaklarının reddedildiği gibi.
أَلَمْ تَرَ إِلَى الَّذِينَ يَزْعُمُونَ أَنَّهُمْ آمَنُوا بِمَا أُنزِلَ إِلَيْكَ وَمَا أُنزِلَ مِنْ قَبْلِكَ يُرِيدُونَ أَنْ يَتَحَاكَمُوا إِلَى الطَّاغُوتِ وَقَدْ أُمِرُوا أَنْ يَكْفُرُوا بِهِ وَيُرِيدُ الشَّيْطَانُ أَنْ يُضِلَّهُمْ ضَلَالًا بَعِيدًا
“Sana indirilen Kur’an'a ve senden önce indirilenlere inandıklarını iddia edenleri görmüyor musun? Tâğutlarının önünde muhakeme olunmak isterler. Oysa onları tanımamakla emrolunmuşlardı. Şeytan onları derin bir sapıklığa saptırmak ister.” (Nisâ, 4/60)
Ayetin inişi ile ilgili olarak şu olay anlatılır. Medine’de bir Yahudi ile münafık arasında bir anlaşmazlık olur. Yahudi aralarını bulması için Hz. Peygambere gitmeyi teklif eder, münafık ise Yahudi din âlimi Ka’b b. Eşref’e gitmeyi teklif eder. Sonuçta Peygamberimize giderler. Peygamberimiz, Yahudi’nin lehine hüküm verince münafık buna razı olmaz… Bunun üzerine bu ayet iner. Ayette Kur’an’a ve önceki kitaplara inandığını iddia eden kişi münafıktır. Zira inandığını söylediği halde dinin Peygamberine gitmeyi ve onun hükmüne razı olmayı kabullenmemektedir. Halbuki gerçek iman, Allah ve Rasülünün kararlarına can ü gönülden boyun eğmeyi gerektirir. Nitekim Rabbimiz şöyle buyurur:
“Hayır; Rabbine and olsun ki, aralarında çekiştikleri şeylerde seni hakem tayin edip, sonra senin verdiğin hükmü içlerinde bir sıkıntı duymadan tamamen kabul etmedikçe inanmış olmazlar.” (Nisâ, 4/65)
“Allah ve Peygamber'i bir şeye hükmettiği zaman, inanan erkek ve kadına artık işlerinde başka yolu seçmek yaraşmaz. Allah'a ve Peygamber'e baş kaldıran şüphesiz apaçık bir şekilde sapmış olur.” (Ahzâb, 33/36)
Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız