Peygamber (sav) Efendimiz, yaşlılardan ziyade, gençlerle daha çok ilgilenmiştir. Bunun sebebi de, gençliğin, geçici ömür takviminde en hayatî kararların alındığı bir dönem olmasıdır. Çünkü gençler, farklılıklara ve yeni gelişmelere uyum sağlama konusunda yaşlılara oranla daha elverişlidirler.
Bu eğitim sistemi içerisinde gençliğin ruhu çalınıyor. Boşluğa itiliyor. Beşeri ideolojilerin kurbanı oluyorlar. Ahirette hesap verme inancından tamamen uzak, dünyevîleşmiş, şehvetinin peşinde pervasızca koşan Rabb’e kul olmaktan “kurtulup”(!) kula kul olmayı çağdaşlık ve demokratlık zanneden bir gençlik üretiliyor. Bundan dolayı da toplum olarak her geçen yıl bir önceki yıla göre, “değerlerine” daha uzak, “nefsanî arzularına” daha yakın bir gençliğe şahit olmaktayız.
Gençlik, bir toplumun dinamiğidir. Bu dinamik unsurun maddi ve manevi donanımlı olması, hayati bir öneme haizdir. Çılgın, zinâkâr, hayatı umursamayan, gayesiz, geleceğe ait tasarımları olmayan, ufuksuz, üretmeyen hep tüketen bir gençlik, toplumun sırtında bir kamburdur. Zamanında çaresine bakmadığı ve gençliği başıboş bıraktığı için de toplum, bu kamburun altında ezilmeye mahkûmdur.
Bundan dolayı gençliğin, her türlü kötülükten korunabilmesi ve dinî alt yapı kazandırılması için, ekilmesi gerekenleri zamanında ekmeli ve söküp atılması gerekenleri de zamanında söküp atmalıdır. Yaş iken eğmeli, kuruyunca eğmeye kalkışılırsa, kırılacağı bilinmelidir.
Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız