Şahsen ben kronik yorgunluğun bir hastalık olduğuna inanıyorum ve bu durumun aydınlatılmasının çok zor olduğunda bu alanda uzman olanlarla hemfikirim. Her hangi bir alerjik reaksiyon, enfeksiyon, gıda maddesi, ilaç, beslenme yetersizliği ve diğer pek çok problem bu hastalığa neden olabilir. Kronik yorgunluk çok çeşitli açılardan ele alınması gereken kafa karıştırıcı bir muamma olduğu için bu hastalığın nedenini ya da çaresini kesin olarak bulduğunu söyleyenlere şüpheyle yaklaşıyorum.

Yorgunluk önceleri yalnızca bir semptom ( belirti ) olarak değerlendiriliyordu. Fakat son on yıl içinde kronik yorgunluk sendromu; üzerinde en çok tartışılan hastalıklardan biri haline geldi. Kiminle konuştuğunuza bağlı olarak bu durum ya dünya üzerinde var olmayan bir hastalık olarak tanımlanıyor ya da bir salgın olarak. Hastalık resmi olarak ilk kez 1955 yılında İngiltere de onaylanmıştır.

Derin bir uyuşukluk hali, depresyon, baş ağrısı, ateş, kırıklık, hafıza kaybı, kafa karışıklığı, konsantrasyon eksikliği kas ve eklemlerde ağrı ve güçsüzlük, tekrarlayan enfeksiyonlar, yapılan en ufak bir fiziksel aktiviteden sonra bile ortaya çıkan bitkinlik, aşırı uyku isteği ya da tam aksine uykusuzluk, boğaz ve karın ağrısı ile lenf bezlerinin şişmesi kronik yorgunluğun en sık rastlanan belirtileri.

tuhaftır ki bu belirtilerin görüldüğü kişilerin hiçte hasta gibi görünmediği, doktor muayenelerinde yalnızca basit bir takım arazlar tespit edildiği, yapılan laboratuar testlerinin de bir sorun bulmakta aciz kaldığı gözlenmektedir. Neredeyse hastalar yorgunluktan bitip tükendiklerini kimselere inandıramazlar.