Ne güzel alışmıştık başkalarının ölümünü geriden izlemeye, onları toprağa verip, geçip gitmeye. Nihayetinde başkasının ölümü ağlatsa da, üzse de başkasının olduğundan geçiştiriyorduk… Hiç bizim semtimize uğramaz, sokağımızdan geçmez sanmıştık. İlahi emir gelip bir son yaşadığımızda, çok yakınımız öldüğünde ölümün gerçek yüzüyle tanışmış olacaktık.
Çözülemeyen en büyük bilmece ölüm. Biz ölümsüz yaşadığımız hayatımızda ölüm olmayan bir hayat tasarlıyor, ölümden konuşmuyor ve üzerinde tefekkür etmiyoruz. Ama biz böyle istiyoruz diye takdiri ilahi değişmiyor, sırası gelen aramızdan ayrılıyor. Ölen kim olursa olsun bilmeliyiz ki, bir sonraki seferin adaylardan biri biziz.
Her karanlığın içinde bir aydınlık, her gecenin içinde bir sabah gizli...
Hayatın içinde ölüm, ölümün içinde hayat, sonun içinde sonsuzluk gizli...
Acının içinde sevinç, sevincin içinde hüzün gizli...
Yolcunun içinde bir yol, yolun içinde bir son gizli...
Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız