Müslüman, sadece Allah’ın Şeriatına karşı gelmemek ve pasif kalmakla kurtulamaz. Aksine, toplumda yayılmaya başlayan kötülüklere seyirci kalmamak, fazileti hâkim kılmak ve fenalığı ortadan kaldırmak için bütün gücünü bizzat ortaya koymalıdır.
Müslümanlar, çevrelerinde olup bitenlere duyarsız kalarak gaflet gösteremez. Güçleri nispetinde “şerre fren, hayra motor olmak” zorundadırlar. Toplum gemisinin batışına sebep olacak delikler açılmasına seyirci kalamazlar.
İslam’ın sosyal bir nizam olduğu, inkâr edilemez bir gerçektir. O’nun ferde yönelik uyulması gereken bir takım emir ve yasaklarının yanında, toplum içerisinde yerine getirilmesi istenen hükümleri de vardır. Müslüman, toplumda cereyan eden olumsuzluklara karşı gafil olamaz. Yani sorumluluk bilinci olan Müslüman’ın lügatinde “vardığın yer kör ise, sen de gözünü yum geç” duyarsızlığı yoktur. Gafil Müslümanların gözlerini açıp, etrafta olup bitenlere bakarak inandığı değerler doğrultusunda tavrını ortaya koyma ve “nemelazımcılık” kefenini yırtma sorumluluğu vardır.
Müslümanımız, içerisinde bulunduğu gafletten kurtulmak için aşağıda sıralayacağımız İlahî ve Nebevî uyarıları önce içine sindirmeli, iman etmeli ve verilen sorumlulukları kuşanmalıdır.
Yüce Allah ve Rasûlü (sav), içinde bulunduğumuz toplumda meydana gelen olumsuzluklara karşı “duruşumuz”un nasıl olması gerektiği hususunda açık ve emredici esaslar koymuşlardır. Hayat kitabımız Kur’an-ı Kerim’de Yüce Allah şöyle buyurur: “İsrail oğullarından olup da küfredenlere Davud’un da, Meryem oğlu İsa’nın da diliyle lânet olunmuştur… Onlar, işledikleri herhangi bir fenalıktan birbirlerini vazgeçirmeye çalışmazlardı. Gerçekten yapmakta oldukları o hal ne kötü idi.” (Maide, 5/78-79)
Rasûlullah (sav), bu ayetlerin tefsiri sadedinde: “İsrail oğulları arasında zulüm yaygınlaştığı zaman onlardan biri diğerini günah işlerken görür ve önce nehiyde bulunurdu. Fakat ertesi gün o adamla oturup kalkabilmek, yiyip-içebilmek için gördüğü kötülükten nehyetmezdi. Bunun üzerine Cenab-ı Hak, onları birbirine düşürdü ve haklarında bu ayetleri (Maide, 78-79) indirdi” der. Hadisin râvisi Ebû Ubeyde (ra) devamla şöyle diyor: “Hz. Peygamber, buraya kadar konuşurken bir yere dayanmıştı. Buraya gelince doğruldu ve: “Evet, ya zalime engel olursunuz ve onu hakka çekersiniz ya da bu durum sizin başınıza gelir” (İbn Mâce, “Fiten”,20; Ebû Davud, “Melâhim”,17; Tirmîzî, “Tefsîru Sûrati Maide”, 7) diyerek uyarıda bulundu.
Yine Rasûlullah (sav): “Sizden her kim bir münker/kötülük görürse eliyle düzeltsin. Gücü yetmezse diliyle, ona da gücü yetmezse kalbiyle düzeltsin ki, bu imanın en zayıfıdır” (Müslim, “İman”, 78) buyurmuştur.
Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız