Sosyal medya hayatın her alanında olduğu gibi, dini hayatı da büyük oranda etkilediği bir gerçek. Bu anlamda birde “Sosyal Medya Müslümanlığı” ortaya çıktı. Artık dualarımızı, beddualarımızı, iyiliklerimizi, kötülüklerimizi, mahremlerimizi/özellerimizi paylaşır olduk. Peki, bu ne kadar caiz, sorgulamamız gerekmez mi?
Sosyal medyanın tebliğ alanında kullanılması, dinin güzelliklerinin paylaşılması, İslam’ın tebliği açısından oldukça önemlidir. Ama bunun bir yolu yordamı, etiği, estetiği/fıkhı olmalıdır. Sosyal medyayı ve teknolojiyi vahyin ulaştırılması amacıyla kullananların birtakım hususlara dikkat etmeleri, tebliğin amacına ulaşması açısından oldukça önemlidir.
Her şeyin internetten yürüdüğü bir devirde, dinin de tebliği ve eğitimi internetten ve sosyal medyadan geri kalamaz anacak dini, teknolojinin ve sosyal medyanın tutsağı haline getirmemeli, geleneksel tebliğ yöntemleri yok sayılmamalı.
İçinde bulunduğumuz yüzyılda sürekli yenilenen ve değişen bilgiyi, hızla gelişen teknolojiyi yakalamaya çalışıyoruz. Teknoloji hızla gelişirken bu arada doğan ve büyüyen çocuklarımızın hayatında bu araçlar ne kadar yer almalı, eğitimde nasıl yararlanmalıyız diye tartışıyoruz. Bu konuda yorumlar yapıyor, sorular soruyoruz. Gün geçmiyor ki teknolojinin, sosyal medyanın yararları ve zararlarıyla ilgili görüşler ortaya konmasın.
Artık hayatımızda teknolojik donanımların ve bilgisayarın oldukça önemli bir yeri var. Bu aletlerle birçok işimizi hallediyor, öğreniyor, organize ediyor, paylaşıyor ve haberdar oluyoruz. Kendimizi ve çocuklarımızı bu ortamdan uzak tutmamız imkânsız görünüyor. Özellikle böyle bir ortamda yetişen çocuklar için bu aletleri kullanmak sıradan, basit bir beceridir.
Hem ailede hem okulda teknolojinin nasıl ve ne kadar kullanılacağı, diğer bir söylemle; “medya kullanım bilincİ” ’geliştirmeli, bağımlılıktan uzak, tam kıvamında teknoloji kullanımı hayatımızın bir parçası olduğu gerçeğini kabullenmemiz gerekiyor.
Sosyal medya üzerinden İslam eğitimi ve İslam’ın tebliği için uygun mu, değil mi, sorularına pozitif bakıp; “neden olmasın, olmalı tabi ki” cevabı en uygun cevap olmalı. Kurumlar ve bireyler medyanın geniş kitlelere ulaşma gücünden yararlanarak insanlara dini konularda bilgi vermeye gayret etmeliler. İslam’ın düzgün bir şekilde sunumu biz Müslümanlar için hem bir görev, hem de bir hayat tarzı olmalı diye düşünüyorum.
İslami değerlerinin öğretilmesinde de aynı enstrümanlar kullanılabilir. Halkın sevdiği bir dizi/sinema kahramanının abdest alıp camiye gittiğini gösteren bir sahne belki namazla ilgili sayfalar dolusu kitabi bilgiden daha etkili olabilir. Bazen alkolün zararlarının, kumarın haramlığının, müstehcenliğin yasak olduğunun anlatıldığı bir dinî programın ardından, hayatın olmazsa olmazıymış gibi gösteren bir reklam, bir dizi,manevi değerleri silip süpürebilmektedir.
Medyada sunulan dini bilgilere karşı duyarlı ve medyanın olumsuz mesajlarına karşı bilinçlenmemiz gerekiyor. Yüzlerce televizyon kanalı, binlerce internet iletişim ağlarıyla dinî yayınlar yapılmakta ve bu yayınların çoğu herhangi bir denetime de tabi değil. İçtihat farklılığına dayalı farklı yorumlara din adına bazen öyle yorumlar yapılıyor ki, mutlaka tashih edilmesi gerekmekte. Bir insan, sağlığı söz konusu olduğunda rastgele bir doktora değil, işin uzmanı aranıyorsa bu konuda da bilgisine ve dindarlığına güvenilen kişilere danışarak hareket edilmelidir.
Sosyal medya hayatın her alanında olduğu gibi, dini hayatı da büyük oranda etkilediği bir gerçek. Bu anlamda birde “Sosyal Medya Müslümanlığı” ortaya çıktı. Artık dualarımızı, beddualarımızı, iyiliklerimizi, kötülüklerimizi, mahremlerimizi/özellerimizi paylaşır olduk. Peki, bu ne kadar caiz, sorgulamamız gerekmez mi?
Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız