İnsan hayatına yön veren dinin, insanın ferdi hayatında müspet bir netice vermesi ve dolayısıyla dünya ve ahiret saadetine vesile olabilmesi için insanlara sağlıklı bir dini eğitimin verilmesi şarttır. Çocuklarımıza ve gençlerimize, yanlışlardan arınmış dini bilgiyi verecek müesseselerin başında hiç şüphesiz devletin resmi okulları, dini eğitim veren vakıf ve derneklerimiz gelmektedir. Buralarda ülke çocuklarına yeterli ve sağlıklı din eğitimi verilmediği takdirde, bu boşluk niyeti bozuk kişiler ya da kurumlar tarafından doldurulacak, sonuçta Müslüman’ın hayatına kitap ve sünnete dayanan akideler değil, içinde muhtelif yanlışların mevcut olduğu batıl inançlar din olarak girecektir. Din eğitiminin gerekli ölçüler düzeyinde çocuklara ve gençlere verilmemesi dinin yozlaştırılmasına sebep olacak ve toplumdaki ahlaki bozulma ve kokuşmayı hızlandıracaktır. Model şahsiyetlerin yetişmesini sağlayacak bir din eğitiminin verilebilmesi için örgün ve yaygın eğitimde çocuk ve gençlere yönelik din eğitimi ile ilgili problemlerin çözümlenmesi hayati bir öneme sahiptir.
Yapılan anketler şu gerçeği ortaya koymuştur: Örgün eğitimde din eğitiminin müfredatı öğretmen-öğrenci iletişimi bakımından yeterli seviyede değildir. Yine örgün eğitimde din eğitimi yapmakta olan öğretmenler ile öğrenciler arasında istenilen seviyede psiko-sosyal iletişim yoktur. Din eğitimcilerinin rehberlik konusunda yeterli bilgi ve tecrübeye sahip olmamaları da Türkiye’de din eğitiminin bir başka eksikliğidir. Öğrenciler din eğitimcilerini psikolojik sorunlarının çözümünde yetersiz bulmaktadırlar. Türkiye’de örgün eğitimde okutulmakta olan din derslerinin müfredatı ile diğer derslerin müfredatının tam bir uyum içinde olmaması da çocuk ve gençlerin din eğitiminin problemlerinden biridir. Din eğitiminin İlkokul birinci sınıftan itibaren başlatılması gerektiği halde dördüncü sınıftan başlatılması da din eğitiminin yetersiz olmasına sebep olmaktadır. Din eğitiminde kullanılmakta olan dil günümüz çocuklarının aklına hitap etmiyor ve onları ikna edemiyor. Din eğitiminin bir başka problemi de halkın sahip olduğu taassuba dayanan inançlardır. Yine ülkemizde okuyup araştırarak dini konularda bilgi edinmek yerine kulaktan duyma bilgelere ve magazin hocalarına daha fazla rağbet edilmesi din eğitiminin en ciddi sıkıntılarından biri. Türkiye’nin bir din haritasının çıkarılmamış olması da din eğitiminin en ciddi ve acil çözüm bekleyen problemlerindendir. Ülkemizde örgün eğitim dışında din eğitimi yapmakta olan kurum ve kuruluşların yaptıkları din eğitiminin temellerini oluşturmamış olmaları da problemler arasındadır. Din eğitimiyle uğraşan kurum ve kuruluşların din eğitiminin, hukuki, evrensel, tarihi ve kültürel temellerinden bihaber olmaları da yapılan din eğitimi açısından bir problemdir. Din eğitiminin amaçlarının net bir şekilde tespit edilip ifade edilmemesi de çocuk ve gençlere yönelik din eğitimini olumsuz etkilemektedir. Türkiye’de din eğitimi alanında örnek insan bulunmayışı da sorunlarımızdandır.
Gençlik yılları üzerine araştırmalar yapanlar, çocukluk çağında dini konulara ilginin yüksek olmasına rağmen, sağlıklı bir yönlendirme olmazsa zamanla azaldığını, gittikçe daha az öğrenme isteği duyulduğunu sonunda inkâr edici bir tutuma dahi dönebildiğini ortaya koymuştur. Hangi yönden bakılırsa bakılsın, ilk çocukluk yıllarının önemi ortadadır. Bu yaşlarda çocuğun dini duyguları uyandığından, ona verilen eğitim biçimi daha sonraki yıllarda çocuğun inanç, tutum ve davranışlarını da etkilemektedir.
Konunun önemine binaen siz değerli okurlarımızın huzuruna bu ay; “Türkiye’de Çocuklara ve Gençlere Yönelik Din Eğitimi” dosyasıyla çıkıyoruz.
Makaleleriyle huzurlarınızda olmamıza vesile olan bütün yazarlarımıza en kalbi teşekkürlerimizi arz ediyoruz. Siz değerli okurlarımızı, geleceğimiz olan çocuklarımızın ve gençlerimizin dini terbiyesi hakkında sağlıklı bilgiler edinmek için dergimizi baştan sona okumaya davet ediyoruz.