Sayı : 503   **
Ribat Dergisi Aralık 2016

Kalemden Kelama

Huzeyfe Talha Çetin

Eğitimde Beden ve Gönül Dili

  • 06 Temmuz 2018
  • 2039 Görüntülenme
  • 427. Sayı / 2018 Temmuz



Eğitim, mikro planda çocukta şahsiyeti inşa faaliyeti, makro planda da yarınki cemiyeti kurma ameliyesi olduğuna göre yarının toplumunu inşa ederken; bugünün gençliğine şefkat, merhamet ve babacanca bir tavır sergilemenin gerekliliği izahtan varestedir.

 

Hatırımızdan çıkarmayalım ki; çocuklar, bir fotoğraf makinesi gibi evde ve okulda konuşulanların, olay ve hareketlerin resmini çekerler. Çocuk; görerek, duyarak, taklit ederek öğrenir. Kişiliği de, çevresinde görüp duyduklarına göre oluşur. Bu konuda en iyi etkileşimi öğretmeni ile yaşar. Bundan dolayı öğretmen, öğrencisine rol model olmalıdır.

 

Eğitimde esas olan sevgidir. Sevgide ise önce verme sonra alma vardır. Bundan dolayı eğitimci de sevgiyi esas alarak çocuklara yaklaşmalı, korkuya dayalı değil sevgiye dayalı eğitimi esas almalıdır.Eğiten ve eğitilen arasında sıcak ilgi, eğitimde başarıyı getirir. Bundan dolayı eğiteceğimiz çocuklara samimi ilgiyi, güler yüzü ve tatlı dili çok görmemeliyiz.

 

 

Çocuk; görerek, duyarak, taklit ederek öğrenir. Kişiliği de, çevresinde görüp duyduklarına göre oluşur. Bundan dolayıdır ki, din eğitimine en sağlıklı başlangıç, çocuğun, dinin yaşandığı bir ortamda, hayatını dinin gereklerine göre düzenleyen bir aile, okul ve çevre içinde bulunması, ya da bulundurulması ile gerçekleşebilir.

“Her şeyden önce bir eğitimci; sevgi, şefkat ve merhamet abidesi olmalıdır. Bir bitkinin yetişip gelişmesi çiçek açması; güneş, hava, su, gübre gibi elemanlara bağlı olduğu gibi, çocuk ruhunun da gelişip çiçek açması, anne, baba ve öğretmenin vereceği sevgi, güven ve samimiyete bağlıdır. Sevmek, sevilmek, korunmak ve güvenmek, çocuğun ruhi dünyasının gıdasıdır. Çünkü sevgi, büyümesi, yetişmesi, ferdî ve sosyal gelişimi, hayata uygun ve sağlam bir şekilde uyumu için gereklidir. Bu sebeple çocuğun öncelikle sevgiye, şefkate, okşanmaya ihtiyacı vardır. Sevgiyle süslenmeyen bir eğitim, boşuna bir gayrettir. Sevgiyle uzatılmış bir kaşık yemeğin gıdası, içinde sevgi sunulmayan bir kazan yemekten daha çoktur. Bu itibarla iyi bir eğitimci, öğrencilerine karşı engin bir sevgi besler, onlarla ilgilenir, yardıma muhtaç olanların her zaman yardımına koşar, hatalarına karşı tükenmez bir sabır taşır. Onlara güveni tamdır. Onlarla arasına sert, kesin ve keskin sınırlar çizmez. Çünkü bilir ki, onlara sevgi gösterilmediği takdirde, toplumdan farklı olarak yetişir. Başkaları ile normal ilişki kuramaz, topluma uyum sağlayamaz. Yardımlaşma, hizmet ve fedakârlık duygularını geliştiremez. Sevgiden yoksun bir çocuk, bedenen gelişir, büyür fakat merhametli bir baba, şefkatli bir anne ve iyi bir insan olamaz.” (M. Faruk Bayraktar, İslam Eğitiminde Öğretmen-Öğrenci Münasebetleri, s.141)

Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız

427. Sayı Temmuz 2018