Filistin'de her yıl Toprak Günü olarak kutlanan 30 Mart tarihinde bu yıl aynı zamanda Filistin halkının yurdundan vazgeçmediği, çıkarıldığı topraklarına geri dönmekte ısrarlı olduğu mesajı vermek hem de Gazze üzerindeki ablukayı yarmak amacıyla "Büyük Dönüş Yürüyüşü" adı verilen bir aktivite başlatıldı. Bu eylemin bir gün olmayacağı Gazze'ye uygulanan ablukanın kaldırılmasına kadar süreceği bildirildi.
ABD uzun süreden beri Türkiye’ye karşı savaş halinde olan terör örgütü PKK’nın Suriye kanadı durumundaki PYD ile işbirliği yapıyor, buna da örgütün IŞİD ile savaş halinde olduğu iddiası gerekçe gösteriliyordu. Oysa IŞİD’in sadece bahane olduğu ve silahların, Türkiye’ye karşı kullanılmak üzere verildiği bilinmektedir. ABD, Trump döneminde aldığı bir kararla PYD’ye ağır silahlar da vermeye başladı.
ABD Başkanı Trump, ABD’nin Obama döneminde AB ile birlikte nükleer teknolojinin kullanılması konusunda İran’la yaptığı anlaşmadan çekildi. Bu anlaşmaya göre İran, nükleer teknolojiyi silah yapımında kullanmamayı taahhüt etmiş ve bu teknolojiyi kullandığı tesisleri Batının denetimine açmıştı. Ancak Trump, İran’ın gizli bir şekilde nükleer silah üretmeye devam ettiğini ileri sürerek anlaşmadan çekildi.
Bu ayki yazımızda İslâm dünyasında vuku bulan bazı önemli gelişmeler hakkında özet bilgiler vermek ve genel değerlendirmeler yapmak istiyoruz.
Cemal Kaşıkçı'nın Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğunda Öldürülmesi
İslâm dünyasında 2018'de en çok konuşulan hadise Suudi Arabistan vatandaşı ve Washington Post yazarı gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğu binası içinde öldürülmesi olayı oldu. Olayın bu kadar yankı bulmasının en önemli iki sebebi cinayetin bir başkonsosluk binasında ve çok korkunç yöntemlerle gerçekleştirilmesiydi. Suudi Arabistan yönetimi olayın başlangıcında başkonsolosluk binasında cinayet işlendiğini kabul etmeyerek Kaşıkçı'nın resmi işlemlerini tamamladıktan sonra binadan ayrıldığını ileri sürdü. Ancak Türkiye'nin ortaya koyduğu belgelerin bu gerçeği ortaya çıkarması üzerine Suud yönetimi Kaşıkçı'nın konsolosluk binasında yanlışlıkla öldürüldüğünü açıkladı. Ama önceden yapılan hazırlıklar ve olayın vuku buluş tarzı kasıt olduğunu ortaya koyuyordu. Suud yönetimi sonunda Kaşıkçı'nın kasıtlı olarak öldürüldüğünü ve cesedinin parçalandığını itiraf etti. Ancak cesedi ortaya çıkarmayarak parçaların bir yerli işbirlikçiye verildiğini iddia etti. "Yerli işbirlikçi" olarak da herhangi bir isim vermedi. Olayla ilgili olarak on sekiz kişiyi gözaltına aldığını iddia ederek bunları kendisinin yargılayacağını açıkladı.
Filistin'de Büyük Dönüş Yürüyüşü
Filistin'de her yıl Toprak Günü olarak kutlanan 30 Mart tarihinde bu yıl aynı zamanda Filistin halkının yurdundan vazgeçmediği, çıkarıldığı topraklarına geri dönmekte ısrarlı olduğu mesajı vermek hem de Gazze üzerindeki ablukayı yarmak amacıyla "Büyük Dönüş Yürüyüşü" adı verilen bir aktivite başlatıldı. Bu eylemin bir gün olmayacağı Gazze'ye uygulanan ablukanın kaldırılmasına kadar süreceği bildirildi. Eylemin amacı işgalci siyonistlerle herhangi bir çatışmaya girmek değil söz konusu amaçlar için sivil gösteriler düzenlemekti. Ancak işgal güçleri Gazze'de gösteri düzenleyenlerin üzerine silahlarla, ses ve gözyaşı bombalarıyla saldırdılar. İşgalcilerin saldırılarına rağmen gösteriler ve eylemler bütün yıl boyunca devam etti. İşgalcilerin saldırıları yüzünden bu eylemlerde iki yüzden fazla Filistinli hayatını kaybederken yirmi bine yakın Filistinli de yaralandı.
İşgalciler 11 Kasım gecesi Özel Birlikler'e mensup, Filistinli kıyafetleri giyerek kendilerini kamufle etmeye çalışan bir timle Gazze'ye sızmaya çalıştılar. Hamas'ın askeri kanadı durumundaki İzzettin Kassam Birlikleri fark ederek müdahalede bulundu. Çıkan çatışmada timin başındaki bir üst düzey subay ile timin bir başka subayı hayatını kaybetti. Bunun üzerine işgalciler havadan saldırıda bulundular ve biri Kassam Birlikleri'nin komutanlarından Nur Bereke olmak üzere 7 mücahit şehit oldu. Bu olayın ardından işgalciler Gazze'ye geniş çaplı saldırı düzenlediler. Ancak Filistin'deki direniş gruplarının sert karşılık vermesi üzerine Netanyahu hükümeti Mısır yönetiminin devreye girmesi suretiyle ateşkes sağlanmasını istedi.
ABD'nin Büyükelçiliğini Kudüs'e Taşıması
ABD, Kudüs'ü işgal rejiminin başkenti olarak tanımasından sonra 14 Mayıs 2018'de de büyükelçiliğini Kudüs'e taşıdı.
Filistin halkı ve genelde İslâm dünyası Trump’ın kararına ve büyükelçiliği taşıma işlemine ciddi tepki gösterdi. Ancak yönetimlerin ciddi anlamda bir tavır göstermemesi Trump’ın kararını uygulamasının önünü açtı. ABD, siyonist devletin kuruluş yıldönümünde işgalcilere bir hediye olarak büyükelçiliği Kudüs’e taşıma işlemini gerçekleştirdi.
Suriye'de Doğu Guta ve Der'a'nın Rejim Güçlerinin Kontrolüne Geçmesi
Suriye'de 2018'de meydana gelen en önemli iki gelişme uzun süreden beri kuşatma altında tutulan Doğu Guta ve Der'a'nın rejimin kontrolüne geçmesi oldu. Bunun üzerine bölgedeki mücahitler ve halkın önemli bir kısmı İdlib'e iltica etti. Dolayısıyla İdlib'deki mülteci sayısı arttı. Baas ve arkasındaki güçler buralardan sonra İdlib'i hedefine yerleştirmiş durumdaydı. Ancak rejim güçlerinin sergilediği vahşet ve şiddetten kaçanların son sığınakları durumundaki İdlib'in hedef alınması yeni ve çok geniş çaplı bir göç dalgasına neden olacaktı. Bu da Türkiye'nin yanı sıra Avrupa ülkelerini de zorlayacaktı. O yüzden saldırı planının durdurulması için siyasi çözüm görüşmelerine ağırlık verildi. İdlib'e yönelik kapsamlı saldırı bu yolla önlendi. Ancak zaman zaman küçük çaplı saldırılar gerçekleştirildi. Bu arada siyasi çözüm görüşmeleri de devam etti. Ancak üzerinde kesin anlaşma sağlanan bir çözüm formülü tam olarak üretilemedi.
Türkiye’nin Afrin Operasyonu
ABD uzun süreden beri Türkiye’ye karşı savaş halinde olan terör örgütü PKK’nın Suriye kanadı durumundaki PYD ile işbirliği yapıyor, buna da örgütün IŞİD ile savaş halinde olduğu iddiası gerekçe gösteriliyordu. Oysa IŞİD’in sadece bahane olduğu ve silahların, Türkiye’ye karşı kullanılmak üzere verildiği bilinmektedir. ABD, Trump döneminde aldığı bir kararla PYD’ye ağır silahlar da vermeye başladı. ABD yönetimi bir yandan silah verirken bir yandan da bölgedeki askerleri vasıtasıyla PKK ve PYD militanlarına askeri eğitim verdi.
2018'in başlarında ABD’nin her yönden desteklediği PYD’nin bölgede yetmiş bin kişilik bir sınır ordusu kurmasını sağlayacağı yönünde de açıklamalar yaptı. Böyle bir ordunun kurulması ise Türkiye’ye karşı savaş halindeki terör güçlerinin sistemli bir ordu haline gelmesini sağlamaktan başka bir amaç taşımıyordu. Türkiye buna müsaade etmeyeceğini ve PKK’nın Türkiye sınırlarına yakın yerlerde askeri yönden yapılanmasına fırsat vermeyeceğini dolayısıyla buna engel olmak amacıyla bölgeye bir askeri operasyon düzenlemeyi planladığını açıkladı. ABD ve onun güdümündeki PKK-PYD örgütü başlangıçta Türkiye’nin bu yöndeki açıklamalarının psikolojik savaş olduğunu ve ABD’yi bu örgüte silah vermekten, örgüt vasıtasıyla bölgede sınır ordusu oluşturma fikrinden vazgeçirmeyi amaçladığını düşündü. Ancak Türkiye operasyon planında kararlı olduğunu ortaya koyarak 20 Ocak 2018 tarihinde operasyonu fiilen başlattı.
ABD askerlerinin PKK militanlarının yanında fiili olarak savaşmamaları halinde bu örgütün militanlarının Türkiye’nin askeri operasyonu karşısında direnmesi mümkün değildi. ABD ise askerleriyle böyle bir örgütün yanında fiilen savaşmasının stratejik açıdan olumsuz sonuçlar doğuracağını gördü. Dolayısıyla kendisinin Afrin’deki militanlarla bir ilgisinin olmadığını ilan etme ihtiyacı duydu. Kendilerine eğitim veren ABD askerlerinin yanlarında savaşmadığını gören PKK militanları da aslında bu devlete dayanarak büyük hesaplar içine girmenin kendilerini zor durumda bırakacağını biraz geç fark etmiş oldular.
Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız