Karaciğerin yükünü artıran faktörlerden biride yağlanmadır. Beden yaşam için gerekli kaloriden fazlasını yağ olarak depolar. Bu stokta tipik olarak karaciğerde başlar. Yağ tabakası biriktikçe organdaki kan akışı azalır. Kan eşittir candır. Kanlanamayan hücreler besin ve oksijenden yoksun kaldığında sönmeye yüz tutar. İşlevini yerine getiremeyen bir karaciğer bin bir türlü hastalığın fitilini ateşler.
bilim insanları havucun önemli bir karaciğer koruyucusu olduğunu keşfetmişlerdir. Zehirli kimyasallara maruz kalarak hasar görmüş karaciğer hücrelerinin havuç özütü desteğiyle tekrar eski sağlıklı günlerine döndüğü gösterilmiştir. Bu özüt karaciğer ve diğer organlardaki detoksifikasyon ( arınma ) sürecini hızlandıran bazı enzimler içerir.
Gastro enteroloji derneği her on kişiden altısının karaciğerinin yağlandığını açıkladı.
Yağlanan kalpten, damar sertleşmesinden, kalp krizi ve felçten yıllarca uzun uzadıya bahsederken yağlanmış karaciğer tehdidini ıskaladık galiba.
Karaciğer birçok metabolik süreçte ama özellikle toksinlerden arınmada anahtar rol oynayan karmaşık bir organdır. Sürekli hem içsel olarak üretilen ve hem de çevreden gelen zehirli kimyasalların bombardımanı altındadır.
Bu çalışkan organ kanımızda dolaşan nikotin, alkol, ilaç, kimyasal madde ve kirletici zehirleri nötralize eder. Soluduğumuz hava, içtiğimiz su, yediğimiz besinler, ilaçlar, böcek ilaçları ve saymakla bitmeyecek kadar çok sayıda içsel ve çevresel zararlı toksinlere maruz kalmak karaciğer hasarına yol açabilir.
Karaciğerin yükünü artıran faktörlerden biride yağlanmadır. Beden yaşam için gerekli kaloriden fazlasını yağ olarak depolar. Bu stokta tipik olarak karaciğerde başlar. Yağ tabakası biriktikçe organdaki kan akışı azalır. Kan eşittir candır. Kanlanamayan hücreler besin ve oksijenden yoksun kaldığında sönmeye yüz tutar. İşlevini yerine getiremeyen bir karaciğer bin bir türlü hastalığın fitilini ateşler.
Nötralize edilemeyen toksinler kan ve dokularda biriktiği için bağışıklık sistemi çöker. Bulaşıcı enfeksiyona yakalanma riski artar. Safra yoğunlaştığı için safra kesesi taşla dolar. Safra akışı yavaşladığı ya da tamamen durduğu için besinler sindirilemez. Hazımsızlık, geğirme, gastrit, ülser, kabızlık, kalp çarpıntısı başlar. Tansiyon yükselir. Kadınlarda dişilik hormonu ( östrojen ) biriktiği için göğüslerde kist gelişir. Adet dönemi sancıları artar. Lenf sıvısı yeterince salgılanamadığı için atıklar tahliye edilemez ter idrar ve dışkı çok pis kokar. Bağırsaklardaki dost bakteriler azaldığı için mantar enfeksiyonu gelişir. Enzim ve hormon düzeyleri düştüğü için metabolizma yavaşlar. Hepatit, siroz ve kansere kapı aralanır.
Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız