Kur’an’ın kulluk anlayışı çok geniştir ve yalnızca bilinen ibadetlerden de müteşekkil değildir. İbadetler dışında “Allah(cc) rızası için yapılan” ve “Salih amel” kategorisine giren her söz ve davranış ibadet olarak telakki edilir ve değer kazanır. Kur’an’ın kulluk hususunda da temel prensipleri ve esasları vardır. Bu prensipler ve esaslar yapılan fiillere anlam katmakta ve onları ibadet haline getirmektedir. Bu prensiplerin ve esasların dışına çıkmakta günah sayılıp, kulluğa zarar vermektedir.
Allah, her şeyi fıtrat üzere yaratmış, yeryüzünü ıslah etmiş, insanların emrine amade kılmıştır. İnsanlardan da fitne ve fesat çıkararak orada bozgunculuk yapmalarını yasaklamıştır. Fitne ve fesat çıkaranlarla da mücadele edilmesini emretmiştir. İyilikte ve takvada yardımlaşmayı, günah ve düşmanlıkta birbirimize engel olmayı da prensip olarak bildirmiştir.
Kur’an’ın en temel öğretilerden biri “ahiret” inancıdır. “Ahiret” ölümden sonra başlayan ve mahşerdeki dirilişten sonra ebediyen devam edecek olan bir hayattır. Kur’an’daki kulluğun ana hedeflerinden biri de insanı bu ebedilik yurduna hazırlamaktır. Bu yönüyle bütün inanç sistemi, ahiret inancı üzerine bina edilmektedir. Bunun için “ahiret” inancı en temel öğretilerden biridir.
Allah, insanı en güzel surette yaratmış, onu mükerrem bir varlık kılarak “halife” yapmıştır. Ona akıl vererek vahye muhatap kılmış, iradesinde serbest kılarak sorumlu tutmuştur. İçindeki nimetlerle bütün kâinatı insanın emrine amade kılmış insanı da kendine kullukla sorumlu tutmuştur. Kitaplar ve elçiler göndererek onu “sırat-ı mustagım”e hidayet etmiştir. Rabbimiz son din İslam’la bu davetini tekrar ederek bizleri “selam”a ,“nizam”ave “selam yurdu”na davet etmiştir.
“Ey iman edenler! Hep birden barışa(selama) girin. Sakın şeytanın peşinden gitmeyin. Çünkü o, apaçık düşmanınızdır.” (Bakara, 2/208) “Selam” barış, esenlik ve huzurdur.
“Muhakkak ki Allah, adaleti, iyiliği, akrabaya yardım etmeyi emreder, çirkin işleri, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor.”(Nahl, 16/90) Allah Teala bu ayette dünya nizamını sağlayan üç esası emrediyor; buna karşılık üç çirkin davranışı da yasaklıyor. Emrettiği esaslar: Adalet, ihsan ve akrabaya yardımdır. Yasakladıkları ise: Fuhuş, münker ve zulümdür.
“Allah kullarını esenlik(selam)yurduna çağırıyor ve O, dilediğini doğru yola iletir.” (Yunus, 10/25) “Selam Yurdu”ndan maksat Cennet’tir.
İnsanın “selam”a ermesi, “nizam”a ve “selam yurdu”na girmesi için Rabbimizin davetleri; yalnızca tek olan Allaha kulluk etmek ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmamak, yeryüzünü imar ve ıslah etmeye çalışarak nizama koymak, dünya hayatını tertemiz yaşayarak cenneti kazandıracak amelleri yapmak ve cehenneme götürecek işlerden kaçınmaktır.
1-Yalnızca tek olan Allah’a kulluk etmek ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmamaya davet:
İnsanın yaratılış gayesi; en genel ifadeyle Allah’a kulluktur. Hz. Âdem’den Hz. Hatem’e bütün peygamberlerin ve kitapların daveti de budur. “Andolsun ki biz: Allah'a kulluk edin ve Tâğut'tan sakının, diye (emretmeleri için) her ümmete bir peygamber gönderdik.” (Nahl, 16/36)
Kur’an’ın kulluk anlayışı çok geniştir ve yalnızca bilinen ibadetlerden de müteşekkil değildir. İbadetler dışında “Allah(cc) rızası için yapılan” ve “Salih amel” kategorisine giren her söz ve davranış ibadet olarak telakki edilir ve değer kazanır. Kur’an’ın kulluk hususunda da temel prensipleri ve esasları vardır. Bu prensipler ve esaslar yapılan fiillere anlam katmakta ve onları ibadet haline getirmektedir. Bu prensiplerin ve esasların dışına çıkmakta günah sayılıp, kulluğa zarar vermektedir.
Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız