Sayı : 503   **
Ribat Dergisi Aralık 2016

Eğitim

Sema Maraşlı

Menfaat ve Münafıklık "Feminizm"

  • 06 Şubat 2019
  • 2830 Görüntülenme
  • 434. Sayı / 2019 Şubat
Yazıyı Dinle
0:00
0:00
Yazarın Diğer Yazıları
Sema Maraşlı
Tüm Yazı Arşivi



Kadın ve erkek insan olarak eşittir; fakat yaratılışlarında bir eşitlik yok, farklılık vardır. Yaratılışları eşit olmadığı için hak ve sorumlulukları bakımından da eşit değildirler. Oysa feminizm kadın ve erkeğin eşit olduğunu iddia eder. Dinimiz ise eşitlik yok diyor. Zira eşitlik iddiası yaratılışa terstir. Yaratılışa ters olan, elbette dine de terstir.

 

Feminizmin getirdiği cinsel özgürlüğün İslam’a uymadığı zaten açık açık ortada. Feminizmle birlikte başlayan cinsel özgürlük aldatmacası ile kadınlar erkeklere peşkeş çekilmiştir. İslam’da zina haram olduğu gibi zinaya giden yollar da yasaklanmıştır. Kendini dindar diye tanımlayan feministler farkında olmadan zinanın kapısını da açmaktalar.

 

 

Kadınlar erkeklerden çok daha fazla haklara sahip oldular fakat hâlâ mağdur edebiyatı yapıyorlar. Elde ettikleri bütün haklara rağmen “mağdurum da mağdurum” deyip ağlıyorlar. Kadınlar feminizmin oluşturduğu eziklik paranoyasından çıkamıyorlar. Oysa günümüzde kadınlardan çok erkekler eziliyor fakat kadınlar ısrarla bunu görmek istemiyorlar.

 

 

Bir İslam ülkesi olarak maalesef ki Batı toplumlarının problemlerinden kendimizi koruyamamışız. Sadece azıcık daha iyiyiz. Fakat onların boğuştuğu dertlerle bizler de boğuşmak zorunda kalıyoruz.

Oysa bizim, mükemmel bir dinimiz var; bizi o sıkıntılardan koruyacak. Dinimizin yeterince kıymetini bilmediğimiz ve teknoloji olarak bizden ileride olan Batı uygarlığına hayranlığımız sebebi ile onların mikroplarını ve hastalıklarını bizler de alıyoruz.

Kadınlar fazlasıyla haklar elde ettiler hatta erkeklerin haklarını da gasp ediyorlar ve buna hakları varmış gibi davranıyorlar. Zira feminizmin hak davası artık bir menfaat davasına dönüşmüş durumda.

İslam toplumlarında kadın her zaman kıymetli olmuştur. Dinimiz kadına gerekli haklarını vermiştir. Bazı İslam ülkelerinde kadına haksızlık yapılıyorsa, bu dinimizden kaynaklanan bir eksiklik değil, yanlış politikalardan kaynaklanan hatalardır. Yanlış uygulamalar ise çözümden çok problem üreten Batı kanunları ile değil, kendi dinimizin kıymetli kaynaklarından çıkarılmalı.

Fakat maalesef ki Müslüman kadınlar, feminizme pek bir sahip çıktılar. Açıkça feminist olanlar, feminist fikirlerden faydalanılması gerektiğini söyleyenler var. Bir de gizli feministler var. Feminizmin bütün fikirlerini kabul ediyorlar fakat feminist olduklarını kabul etmiyorlar. “Biz feminist değiliz. Kadın haklarını savunuyoruz.” diyorlar.

Bu kadınlar hem dinin nimetlerinden, aile kurumunun sıcaklığından, hem de feminizmin nefse hitap eden yönlerinden faydalanmak istiyorlar. Sorarsanız feminist değiller; fakat kadınlar ve erkeklerle ilgili söylemlerine baktığınızda fikirlerinin feminizmden devşirme olduğu görülüyor. Boş yere “Biz sadece kadın haklarını savunuyoruz.” diye kimseyi kandırmaya çalışmasınlar.

Allah (cc), erkeklerin ve kadınların eşit olmadığını fakat birinin diğerinden daha üstün olmadığını da bizlere bildiriyor. Kadın ve erkeğe birbirinden farklı noktalarda üstünlük verildiği açıklanıyor.

Bu ayet-i kerime, erkeklerin dinin bazı hükümlere bakarak kendilerini kadınlardan üstün görüp övünmeleri ve kadınların da erkeklere özenen sözler sarf etmeleri üzerine indirilmiş. Kadın ve erkek insan olarak eşittir; fakat yaratılışlarında bir eşitlik yok, farklılık vardır. Yaratılışları eşit olmadığı için hak ve sorumlulukları bakımından da eşit değildirler.

Oysa feminizm kadın ve erkeğin eşit olduğunu iddia eder. Dinimiz ise eşitlik yok diyor. Zira eşitlik iddiası yaratılışa terstir. Yaratılışa ters olan, elbette dine de terstir.

Feminizm fıtrata karşı bir harekettir. Eşitlik davası kadınları erkeklere karşı amansız bir yarışa soktu. Farklı olanın eşit olması mümkün değildir, bu adalete aykırıdır. Kadın ve erkeğin eşit olmaması, birinin daha iyi, birinin daha kötü olduğunu göstermez. Su ve ateş birbirine eşit değildir fakat birinin diğerine üstünlüğü yoktur.

Ayet-i kerimede iki tarafa da hitaben, “size verilmemiş olanı arzulamayın” diye de ikaz var. Oysa feminizm Rabb’imizin “arzulamayın” dediğini kadınlara arzulatmak üzerine kurgulanıyor.

Bazı Müslüman feministler “biz farklılığı kabul ediyoruz, eşitlik davasında değiliz” diyorlar fakat çalışmalarına baktığınızda Batılı feministlerden hiç bir farkları yok, hatta ve hatta onları geçmiş durumdalar.

Ellerinden gelse şu ayetleri Kur’an-ı Kerim’den çıkaracaklar.

“Erkeklerin, kadınlar üzerinde ma’rûf hakları olduğu gibi, kadınların da onlar üzerinde vardır. Yalnız erkeklerinki onlara göre (aile reisliği ve vazifeleri bakımından hukuken) bir derece fazladır. Allah mutlak galiptir, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Bakara, 2/228)

Görüldüğü gibi yine eşitlik yok. Erkek açıkça aileye idareci tayin edilmiştir.

“Erkekler, kadınlar üzerine idareci ve koruyucudurlar. Bu da Allah’ın kimini kimine (cihad, imamet ve aile reisliği gibi şeylerde) üstün kılması ve bir de erkeklerin onlara mallarından sarf etme vazifesinin bulunması sebebi iledir. İyi kadınlar gönülden itaatli, saygılıdırlar.” (Nisa, 4/34)

Feminizmin sapkın fikirleri ile zihni kirlenmiş olanlar Rabbimizin emri olan, erkeğin evde yöneticiliğini kabul etmiyorlar.

İslam’da kadın ve erkeğe farklı hükümler gelmesinin sebeplerini anlamamış olabiliriz, hatta kadınlarla ilgili hükümlere yüzeysel bakıldığında bir haksızlık varmış gibi de görünebilir, fakat görünen çoğu zaman yanıltıcıdır. Hz. Mevlana “Görmemiz göz bağı olmuş bize” der.

Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız

434. Sayı Şubat 2019