Kurban ibadeti ilk ibadettir. İnsanlık tarihiyle eşit bir geçmişe sahip bir ibadettir. İmandan ve tevhidden sonra ilk ibadettir kurban ibadeti. İnsan karakterinin ilk karşılaştığı sorumluluğu kurban ibadetidir. Ağabeylerimiz Habil ile kabilin ilk imtihanları kurban ile olmuştur. Biri ucuz kurban etmekle bu imtihanı kaybetmiş, diğeri ise en kıymetli kurbanı yaptığı için kazanmıştır.
Kur’an’ı Kerim’in övdüğü bu günler altın günlerdir. Bu altın günlerin sadece Oruçla geçirmek dar bir bakıştır. Rasullulah (sav) bu günleri değerlendirmekten söz ediyor. Oruç bu değerlendirmelerin çeşitlerinden biridir, sadaka, infak, cihad, gece namazı gibi birçok şekilde değerlendirilmelidir. Bu gecelerin değer ve kıymetini Rasulullah (sav) şöyle anlatıyor: “Bir adam şehit olup dünyalık bir şey kazanmadan giden kişiyle, bu on geceleri değerlendiren kişi bunun kadar sevap kazanılır.” müjdesi bu günlerin değer ve kıymetini ortaya koymaktadır. Bu on muhteşem günlerde bizler için en gerekli nafile ibadet hangisi ise bizlerde o nafilelerle geçirmeliyiz. Dolayısıyla bu gecelerdeki bizim için en acil muhteşem nafilemizi seçip onu uygulamalıyız.
Kurban ibadeti ilk ibadettir. İnsanlık tarihiyle eşit bir geçmişe sahip bir ibadettir. İmandan ve tevhidden sonra ilk ibadettir kurban ibadeti. İnsan karakterinin ilk karşılaştığı sorumluluğu kurban ibadetidir. Ağabeylerimiz Habil ile kabilin ilk imtihanları kurban ile olmuştur. Biri ucuz kurban etmekle bu imtihanı kaybetmiş, diğeri ise en kıymetli kurbanı yaptığı için kazanmıştır. Bugünkü manada kurbanın manası yerine oturmamaktadır. Kurban ibadeti cebinden çıkarıp parasını verip kurbanı kestikten sonra bu işten sıyrılmak demek Habil ile Kabilin tabi tutulduğu sınav bu değildi. Kurban ibadetinin ruhunu anlayıp dirilttiğimiz zaman kestiğimiz kurbanlar bize fayda sağlayacaktır.
Efendimiz (sav) şöyle buyurmaktadır: “Hiç bir kul, kurban günü, Allah indinde kan akıtmaktan daha sevimli bir iş yapamaz. Zira kesilen hayvan, kıyamet günü boynuzlarıyla, kıllarıyla, tırnaklarıyla gelecektir. Hayvanın kanı yere düşmezden önce Allah indinde yüce bir mevkiye ulaşır. Öyle ise, onu gönül hoşluğuyla yapın.” (Tirmizî, “Edâhî”, 1, no: 1493; İbn Mâce, “Edâhî”, 3, no: 3126) Rasullullah (sav)’in bu hadisinden de anlaşılacağı gibi kurbanın kanı üzerimize değecek bizi yoracak ve onunla hemhal olacağız ki Cenab-ı Hakkın hoşnutluğunu kazanabilelim. Bizler şunu çok iyi ayırt etmemiz gerekiyor. Bu kurban bizler için yıllık et vergimiz midir? Yoksa bu Rabbimizin verdiği bir canı yine onun yolunda feda etmek midir?
“Onların ne etleri ne de kanları Allah’a ulaşır; fakat O’na sadece sizin takvanız ulaşır. Sizi hidayete erdirdiğinden dolayı Allah’ı büyük tanıyasınız diye O, bu hayvanları böylece sizin istifadenize verdi. (Ey Muhammed!) Güzel davrananları müjdele!” (Hacc, 22/37)
Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız