Sayı : 504   **
Ribat Dergisi Aralık 2016

Hususi Fikirler

Mustafa Çelik

Kur'an Ayetleriyle Hayata Format Atmak

  • 07 Haziran 2019
  • 1692 Görüntülenme
  • 438. Sayı / 2019 Haziran



Nasıl ki, insan bedeni, ruhla diri olur ve yaşarsa, insanlar da vahiy (Kur’an) sayesinde dinlerini canlı olarak yaşarlar. Ruhsuz bir bedenin, bütün özelliği, güzelliği, sevimliliği, canlılığı ve manası kalmadığı gibi, Ruh’suz (Kur’an’sız) bir mü’minin ve milletin de anlamı, kıymeti, hatırı, nâmı ve itibarı kalmaz. Kur’an, bireye, aileye, cemiyete ve devlete can veren bir Ruh’tur (kelâm-ı ilâhîdir). Bahar yağmurlarının yeryüzünü canlandırdığı gibi, Kur’an da kalpleri ihya etmektedir.

 

İnsan ve Kur’an ilişkisi, balık ve su ilişkisi gibidir. Balık suyun dışında yaşamadığı gibi, Müslüman da Kur’an'ın dışında yaşayamaz. Kur’an’ın nüzul sebebi insandır. İnsanın da maksudu Kur’an olmalıdır. Kur’an-ı Kerim’de geçen insan isminde, insana verilen değeri ve onun en temel zaafını görmemiz mümkündür.

 

Kur’an, bir diriliş ve direniş kitabıdır. Kur’an bir memat kitabı değil, bir hayat kitabıdır. Hayat Kur’an ile inşa olunur. Kur’an’sız kalan insan vahşileşir. Yeryüzünde insan olmak ve insan kalmak, Kur’an ayetleriyle hayata format atmakla mümkündür. Kur’an insana melek olmasını değil, insan olmasını ve insan kalmasını öğretir. Kendilerini Kur’an’la ve Kur’an’ın muallimi Hz. Muhammed (sav) ile mukayyed görmeyenlerin insanlık defterinde yerleri olmaz. Kur’an, mü’minleri, hayat verecek şeylere, onları canlı, diri ve aktif kılacak ilkelere çağırır. Çünkü onun isimlerinden biri de “Ruh”tur:

“İşte böylece sana da emrimizle ruhu (Kur’an’ı) vahyettik. Sen, kitap nedir, iman nedir bilmezdin. Fakat biz onu, kullarımızdan dilediğimizi kendisiyle doğru yola eriştirdiğimiz bir nur kıldık.” (Şûrâ, 42/52)

Müfessirlerin bir kısmı, bu ayette geçen “ruh” kelimesini, Kur’an diye açıklamışlardır. (bk. Fahruddin er-Râzî, Tefsiri Kebir/Mefatihu’lGayb, C: 7, Sh: 426, İst/ 1308) Allah’ın Kur’an’a "Ruh" adını vermesi, cehalet ölümünden diriltici hayatı ihtiva etmesi nedeniyledir. Allah’ın bunu "kendi emri"nden diye kılmış olması, onu dilediği şekilde, dilediği kimse üzerine mucizevî bir anlatım düzeni ile akıllara hayret veren bir söz dizisi halinde indirmiş olması demektir. Nitekim Malik b. Dinar (ra),“Ey Kur’an ehli! Kur’an sizin kalbinize neler ekti? Şüphesiz yağmur yeryüzünün baharı olduğu gibi, Kur’an da kalplerin baharıdır.” (Kurtubi, Camiu li-Ahkami’l-Kur’an, C:16, Sh: 55, Beyrut/ 1965)demiştir.

Nasıl ki, insan bedeni, ruhla diri olur ve yaşarsa, insanlar da vahiy (Kur’an) sayesinde dinlerini canlı olarak yaşarlar. Ruhsuz bir bedenin, bütün özelliği, güzelliği, sevimliliği, canlılığı ve manası kalmadığı gibi, Ruh’suz (Kur’an’sız) bir mü’minin ve milletin de anlamı, kıymeti, hatırı, nâmı ve itibarı kalmaz. Kur’an, bireye, aileye, cemiyete ve devlete can veren bir Ruh’tur (kelâm-ı ilâhîdir). Bahar yağmurlarının yeryüzünü canlandırdığı gibi, Kur’an da kalpleri ihya etmektedir. Muhammed İkbal der ki: "Kur’an-ı Hâkim, hayattar bir kitaptır. Onun hikmet-i ezeliye ve kadimesi içinde hayatın tekvin sırları vardır. İnsanlara hayat verir ve zayıflara kuvvet sağlar." (bk. İkbal el-Lahurî, Divan-ı İkbâl (Farsça) Sh: 82)

Kur’an, hayatın hayatıdır. Kur’an’ı anlamadan, rehber edinmeden insan anlamaz insanı. Kişi mü’min olarak anlarsa Kur’an’ı, hakkıyla anlar hem insanı ve hem de cihanı. Dünya ile ahireti, hak ile batılı birbirinden ayrıt etmek için daima okumak gerek Allah’tan gelmiş olan Furkân’ı!

Yeryüzünde kayıtsız şartsız her insan Kur’an-ı Hâkime muhtaç. Kur’an’sız bir hayat yaşamaya karar veren insanın dertleri bi ilaç. O yarınlara miras olarak dert bırakır kulaç kulaç!

İnsan ve Kur’an ilişkisi, balık ve su ilişkisi gibidir. Balık suyun dışında yaşamadığı gibi, Müslüman da Kur’an'ın dışında yaşayamaz. Kur’an’ın nüzul sebebi insandır. İnsanın da maksudu Kur’an olmalıdır. Kur’an-ı Kerim’de geçen insan isminde, insana verilen değeri ve onun en temel zaafını görmemiz mümkündür. İnsana bu ismin verilişi ilgili olarak şu üç görüş ileri sürülmüştür: Bu görüşlere göre insana, 'Ens' kökünden ünsiyet eden, cana yakın olan sosyal varlık anlamına yahut 'Nsy' kökünden unutan anlamına yahut da 'Nvs' kökünden hareket eden, kımıldayan anlamına insan denmiştir. (Bkz. İsfehânî, el-Müfredât, s, 776; İbnü'l-Cevzî, Zâdü'l-Mesîr, I, 47) Aslında insanda, adındaki bu üç özelliğin üçü de mevcuttur. O, hem başkalarıyla birlikte yaşayan/yaşamak zorunda olan sosyal bir varlıktır, hem sürekli hareket halinde koşturan bir varlıktır, hem de unutkan bir varlıktır. Kur’an insanın başkalarıyla ilişkilerini en güzel bir şekilde düzenleyen, onun hareketlerini en iyi ve en güzele yönlendiren ve onun unutkanlık başta olmak üzere çeşitli zaaflarını gideren bir rehberdir. İnsanın insan olması ve insan kalması, Kur’an’ı rehber edinmesi ve onun rehberliğinden uzaklaşmamasıyla doğru orantılıdır.

Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız

438. Sayı Haziran 2019